Toplumları ayakta tutan en güçlü bağ, zor zamanlarda gösterilen dayanışmalardır.

Yangın, deprem, sel ve her türlü doğal afetlerle birlikte geçtiğimiz yıllarda ülkemizi ve dünyayı saran pandemi gibi toplumsal felaketler, bir kısım insanların gerçek karakterini ortaya çıkardı.

Toplum olarak birbirimize destek olmamız gerekirken, ne yazık ki fırsatçılık ve vurgunculuk gibi utanç verici davranışlar da bu acıların gölgesinde kendini gösteriyor.

Ülkemiz yakın zamanda Ramazan ayına giriyor. 

Gıda satan marketler neden Ramazan ayında indirim, ucuzluk yapmazlar.

Ülkemizde yaşanan depremlerde, enkaz altından umut arayan insanların çığlıkları artarken yağmacılar ceplerini doldurmanın derdine düşmüştü.

Depremden sonra ev kiraları  fırladı, yaraların sarılması gerekirken açılan yaralar daha da derinleşti. 

Pandemi döneminde temel gıda maddelerinden tıbbi malzemelere kadar pek çok şey fırsatçıların insafına bırakıldı. 
Maskenin, gıda maddelerinin fahiş fiyatlara satıldığı günleri hatırlayalım.

Kartalkaya’da çıkan yangının ardından yangın tüpü fiyatlarının iki katına çıktığı haberleri unutmadık.

İnsanlar canlarını kurtarmanın hesabından çok ceplerini doldurmanın muhasebesiyle uğraşır oldu.

Oysa ortak hedefimiz aynı acıyı hissetmek, aynı yarayı sarmak olmalı değil miydi.

Felaket zamanları bir kesim fırsatçılığa, vurgunculuğa zihin yoruyorsa erdemlilikten, dürüstlükten ve vicdandan bahsedebilirmiyiz.

Vicdan, kaybedilmemesi gereken en önemli pusuladır. İnsanların acılarından kazanç sağlayan zihniyetlerle mücadele etmeliyiz.

Gizli bir elin Ramazan ayında gıda maddelerinin fiyatlarını artırıyor olması hangi vicdana sıgar.

Ramazan da herkesin elinden geleni yaptığı, yardımlaşmanın temel alındığı bu güzel ayımızda yardım hasletlerimizi istismar edip fahiş fiyatlarla köşeyi dönmeyi düşünenlere kim fırsat veriyor?
Kimler bu çıkarcılara göz yumuyor?