İyilik yaparken garibe yaklaşırken onu minnet altında bırakmak, iyiliğin ruhunu bozar.
Sadaka verirken bile sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi gerektiği söylenmiştir; bu, yardımın gösterişten uzak, kalpten geldiğinde makbul olduğunun işaretidir.
İyiliğin özü, sadece vermekte değil, nasıl verdiğimizde de saklıdır.
Bir fakire, bir garibe destek olurken asıl mesele, yalnızca el uzatmak değil, o eli nezaketle uzatmaktır.
Merhamet, kırmadan, incitmeden yapılırsa gerçek anlamını bulur.
Yardımı bir üstünlük göstergesi gibi sunmak, muhtaç kişinin onurunu zedeler.
Verdiğimiz bir parça ekmek, bir sıcak giysi kadar, söylediğimiz sözler ve sergilediğimiz tavırlar da önemlidir.
Destek olmak, gönülden olmalıdır, gözlerde küçümseme, dilde acıma değil, yürekte kardeşlik taşımalıdır.
Gerçek iyilik, insanı hem ruhen hem bedenen doyurmaktır.
Yapılan yardım, sadece bir el uzatma değildir, aynı zamanda o insanın ruhunu okşama, onun da onuruyla var olmasına izin verme sanatıdır.
İnsan kalbine dokunulduğunda gerçekten fark edilmiştir.