TRT 1’de yayınlanan Gönül Dağı dizisinin çekildiği mekanları, filmin kahramanlarını görüp birkaç kare fotoğraf alabiliriz düşüncesiyle Bursa dönüşünde yolumuzun üstünde yer olan Sivrihisar ilçesine döndük arabayla…Birkaç dakika zarfında dizinin geçtiği yerlere ulaşmışız, fakat haberimiz yokmuş. Şehrin içine girdikten sonra dağla özdeşleşmiş koca koca kayaların bulunduğu noktaya doğru arabamızı sürdük.Bir yerde arabayı park edip insanlara soralım derken yanıbaşımızda duran dükkanın camındaki “ Ramazan’ın traş olduğu berber” yazısını görünce istediğimiz yere gelmişiz diye sevindik.

Sivrihisar ilçesinde, Gönül Dağı 'nın çekildiği yerleri gezmek için mutlaka bir rehbere ihtiyacımız olacağını söylemişti daha önce buraları gezen bir yakınımız...Biz de öyle yapma niyetindeydik...Meydana yakın bir noktadaki bir evin hemen önünde üç çocuğun gelen giden arabalara meraklı bakışlarından aradığımız rehberler olduğunu anlamıştık.Çocukların yanına yaklaşmamızla üçü de bize doğru koşmaya başladılar.Çocuklar bu işte uzmanlaşmışlar...Kimin evi nerede,kim nerede ne yaptı, bugün dizi seti nerede kurulacak ...hepsinden haberdarlar...Biz de işimiz kolaylaşsın diye üç çocuktan Yunus Emre'yi seçtik...Gözlerinin rengi başka seçenek bırakmamıştı bize...

Dördüncü sınıfta okuyormuş. Öğleye kadar okula devam ediyor, öğleden sonra da rehberlik yapıyormuş. Babasının pazarcılık yaptığını söyledi. Üstünden başından durumlarının iyi olmadığı anlaşılıyordu zaten... Kazandığı paranın bir kısmı ile döner alıyor, geri kalanını da babasına götürüyormuş... “Kaç lira veriyorlar?” dedim...”Abi” , dedi. “Bazıları 50 lira bazıları da 100 lira veriyor, bazısı da hiç vermiyor”... Bizim kaç vereceğimiz de aşağı yukarı belli olmuştu. Gülümseyerek, "iyi ki rayiç bedeli söyledin, yoksa az verebilirdik " dedim...Yemyesil gözlerini kıstı, hafif tebessüm etti. “Canınız sağ olsun abi” dedi..."Yunus Emre ben bir okulda müdürüm. Benim öğrencilerim bana "müdürüm", diye hitabederler, sen de öyle diyebilirsin " diye takıldım...

“Önce gezeceğimiz yerleri gezelim sonra güzel bir döner yeriz, senin bildiğin bir yer var mı?" soruma, "Tabiii var abi," dedi." Geçenlerde arkadaşlarla orada döner yedik,çok güzeldi ". Cevap vermeden kaşlarımı hafif çatınca, "müdürüm " dedi..."Hah,şimdi oldu" dedim muzipçe. .Hep beraber güldük ...

“Işte burası cemaatle teravih kıldıkları Ulu cami,burası Ramazan'ın teaş olduğu berber,burası Selami'nin evi,şurası Taner'in evi,burası Halk Eğitim kursu, orası Muammer ile kardeşinin dükkanı, şurası Rifat'ın kahvesi şurası Meryem in evi, burası Zahide’nin dükkanı, orası dolmuşun kalktığı meydan...”diye iştahlı bir şekilde anlatıyordu...

Sonra Gönül Dağı 'na doğru yola çıktık. Zaten, gezdiğimiz yerler birbirine çok yakındı . Parkta birbirinden güzel fotoğraflarımızı da Yunus Emre çekti..Belli ki işini iyi öğrenmişti...Sadece rehberlik yapmıyor ziyaretçilerin nerede ,hangi fotoğrafı çekmek isteyeceklerini de iyi biliyordu...

Gönül Dağı’nın eteklerinde birbirinden çok farklı heykeller dikkatimizi çekti...Gönül Dağı hatıra yazısının hemen arkasında yine yere kırkbeş derece açıyla duran Metin Yurdanur yazısı da göze çarpıyordu...Biz,misafirlerin fotoğraf çektirmesi için teşkil edilmiş çeşitli platformlarda fotoğraf çektirirken adım başına dikilmiş farklı figürlü heykellerin ne olduğunu anlatmaya çalışıyordu Yunus Emre...O kadar sık söylüyordu ki insan ister istemez ne olduğunu duyuyordu...Her heykelden sonra mutlaka “bunu Metin Yurdanur yaptı”, “şunu Metin Yurdanur yaptı”, “ orayı da Metin Yurdanur yaptı”. şeklinde kurduğu cümleler beni meraklandırmıştı... “Metin Yurdanur kim,Yunus Emre ?” sorumu duymuyordu , sürekli Metin Yurdanur ismini tekrarlayıp duruyordu...Kendi kendime herhalde bu adam burada belediye başkanlığı yapmış bir kişidir ,diye düşündüm gayri ihtiyari olarak...Bir kere daha sordum, ama bu defa karşıma alarak...”Metin Yurdanur ne zaman belediye başkanlığı yapmış Yunus Emre ?” deyince büyük bir şaşkınlıkla bana dikti yemyeşil gözlerini...”Metin Yurdanur belediye başkanı değil ki! O, buradaki heykelleri yapan adam” .Anladım ki Metin Yurdanur bir heykeltıraştı. Belki beş on yılını vererek dağı taşı heykellerle doldurmuştu... Nereden bileyim bir heykeltıraşın Gönül Dağı dizisi çekilinceye kadar sakinlerinden başka kimsenin uğramadığı dağın eteklerine yüzlerce heykel yapmak için ömrünü vereceğini... Yazmadan geçemeyeceğim; meydanda camisiz bir minare vardı. Niçin caminin olmadığını sorduğumda “ Metin Yurdanur yıktırmış.” Diye cevap verdi. “Niçin yıktırmış biliyor musun?” soruma omuzunu silkerek cevap verdi: “Bilmiyorum ki, neden yıktırmış camiyi ” .Belki de büyüklerinden duymuştu niçin yıktırdığını ama söylemek istemiyordu. Demek ki bir dönem yıkılan veya ahıra dönüştürülen camiler, şehir efsanesinden ibaret değilmiş.

Yunus Emre bir taraftan rehberlik yaparken bir taraftan da dizide figüran olarak oynadığını söyledi..42 bölümde dizideki huysuz kardeşlerin büyüğü Muammer'in küçüklüğünü oynamış...

Ermenilerden kalmış büyükçe bir kiliseyi de gezdirdi... Tamamen kesme taşlarla yapılmış, 19. yüzyıla ait tarihî bir eser... Üzerindeki ustalık eseri motifler, nakışlar, kabartmalar ve küçük heykeller büyük emek verildiğini gösteriyordu... Orasının, bir kilise de olsa, mezbelelik olarak bırakılmasına gönlüm razı olmadı... İslam, bütün mabedleri her türlü saldırıdan ve harabetten masun kılmışken niçin böyle bir muameleye maruz bırakıldı anlaşılır gibi değil. Her taraf pislik içinde... En azından restore edilip turistlerin ziyaretine açılabilirdi...

İyice acıkmıştık. "Haydi bakalım, bizi meşhur dönerciye götür" dememle Yunus Emre'nin soluğu dükkanda alması birkaç dakikayı geçmedi. Dönercinin standart 20 liralık döneri kocamandı. Hatta tam ekmeği görünce biz "yarım istiyoruz" diye uyarıma usta "Bu, zaten yarım abi" diye karşılık verdi... Nasıl yarımsa anlayamadık tâbi... Üçümüz de dönerlerin yarısını ancak yiyebildik..."Yunus Emre, dediğin kadar güzelmiş" dedi hanım... Yunus Emre ,takdir edilmenin hazzını yaşadı gevrek gevrek gülerek..."Ben demiştim size..."

Yenice Mezarlığında çekim olduğunu duyduğumuz için hemen oraya gittik fakat kimsecikler yoktu... Anlaşılan çekimler bittikten sonra ulaşabilmiştik... Veda vakti gelince ücretini çıkardım, "Yeter mi Yunus Emre " soruma " Yeter abi”, dedi önce. Sonra suç işlemiş birisi gibi mahcup oldu, “Yani müdürüm " diye ilave etti... Bakıştık, gözlerinin içi gülüyordu. “Haydi, Allah'a ısmarladık Yunus Emre" dedim, "her şey için teşekkür ederim, ayrıca kazandıklarınla ailene katkıda bulunmama da çok sevindim. "

Anlaşılan o da bizimle geçirdiği zamanda mutlu olmuştu... Uzaklaşıncaya kadar arkamızdan bakakaldı... Gönül Dağı dizinin sevilen kahramanlarını görmek, birkaç kare fotoğraf çektirmek, bir umut, dizi çekimlerine rast geliriz diyerek ümit ederek gittiğimiz Sivrihisar’da hiçbir emelimize ulaşamamıştık...

Zahiren, planladığımız bütün amaçlarımıza ulaşamadık fakat Yunus Emre’nin şahsında her insanın bir ayet olduğu hakikatine bir kez daha şahit olmanın doyumsuz zevkini yaşadık ya…Bu da bize yeter…