Gözü bir pencere olarak kabul edelim. Ruh, göz penceresi ile Yeryüzü , Gökyüzü , Evreni seyreder. Gören göz değil, Ruhtur. Acıyı, tatlıyı, zevki tadan Ruhtur. Cansız bir beden de, göz sapasağlam durduğu halde, hiç bir şey göremez. Ruh hakkında peygambere dâhi bilgi verilmemiş. Mahiyetini ancak Yaradan bilir. Ruh Dünyadan ayrılınca Cennet bahçelerinde sevdikleriyle beraber yer içer. zevk yapar. Kıyamet günü insanlar tekrar dirilip, itâatli kullar pek büyük bir mükâfat alarak, Ebedî Saâdet yurduna giderken, zâlim, inatçı, kibirli, günahkârlar, da eğer tövbe ederse, kurtuluş ümidi çok yüksek. Dediğim dedik, çaldığım düdük, Nuh deyip peygamber demeyenlerin, bu inadı bırakma zamanı geldi. Ampul, eğer ceryan gelmese bir kalıptan ibarettir. Vücut çürür, Ruh asla özelliğini, tazeliğini kaybetmez. Dünyadan ayrılan Ruhlar, ruhlar alemine yükselir. Kafesten kuş uçmuştur. Kafesi toprağa göm, ister yak. Ruha zararı dokunmaz Önemli olan, Ruhun nasıl karşılanacağıdır. "Hoş geldin, seni bekliyorduk. Rahatın için her şeyi hazır mı. Yoksa vay sana çaldığım havalara, yazıklar olsun mı" denilecek Salih, muti olumlu geçer puan alan Ruhlar, sevinç ve neşe içinde hatta "Beni Dünyaya geri gönderin. Korkacak bir şey yokmuş. Burdaki güzellikleri aileme, ve Dünyaya haber vereyim" der. Fakat izin verilmez. Güzel bir rüya görür gibi, hiçbir korku ve üzüntü duymadan kıyameti beklerken, tövbe etmeyen zâlim olumsuz puan alan, kibirli, inatçı olanlar pek fena ceryan çarpmış gibi çarpılacaklar. Ruh dünyadan ayrılınca, kendini yıkayanı, tabutunu yaşayanı, iyi biri ise "Rahmet olsun" veya "geberdi de kurtulduk" diyenleri yukarıdan seyreder Kaza geçiren bir çokları anlatır ki "Hiçbir acı duymadan yerdeki vücudumu yukardan seyrediyordum" Ampulü kıymetli kılan ceryandır. Görmediğim şeylere inanmam demek, doğru bir söz değil. Bu Evrende bir görüyorsak, bin görmediğimiz şeyler var.Selâmlar.