Dünya yanıyor, engel olamıyoruz. İbrahim peygamberin ateşini söndürmeye giden (sağlam da değil ) topal bir karınca kadar da olamadık. Baksana ondaki ihlâs, cesâret, gayret bizde olsaydı, dünya cennet olur, zâlimler şerre fırsat bulamazdı. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibi, haksızlık karşısında susuyor, yüzümüz kızarmıyor, utanma, arlanma duygusu bizleri terk etmiş, elinde imkânı olan güç sahipleri de "Bana değmeyen yılan bin yaşasın. Neme lâzım, bırak sarhoşu, yıkılana kadar gitsin. Rahatımı bozamam "diyerek, söndürülmesi gerekirken adeta yangına benzin taşıyor. Kalp gönül kırmalar haddini aşıyor, hapishanede yer kalmadı, taşıyor.
Hâni nerde kaldı? Emri maruf, ihtiyaçlı birinin sırtındaki yükü almak, şerre engel olmak. Kimsenin anasının adını sormadan, nimete karşı şükür, teşekkür edecektik. Oysa nimetler çoğaldıkça azgınlığımız da artıyor. Her anımız kayıt altında. Bir böcek çiğnesek bile katil oluruz. İlerde tek tek seyredilecek. Yaratılışımıza uygun ameller işlememiz gerekirken, düşmanın tekliflerine hep evet diyoruz. Oysa, Ahseni Takvim, Eşrefi Mahlük, Arzın Halifesi ünvanıyla yaratılmış, Melekler ,Cinler bize secde etmiş, en üstün dereceye lâyık görülmüştük. Fakat bu böyle devam etmeyecek. İmhâl (fırsat ) var, ihmâl yok. Her gelecek şey yakın. Hakimler Hâkimi hükmünü verecek . Her gün kadın cinayeti işleniyor.
Yapılan hatalar, misliyle karşılık bulurken, çok ufak da , toplu iğne başı kadar, rızâyı ilâhî için yapılan işler Erciyes Dağı kadar büyüyüp, sevinç ve mutluluk kaynağı olacak. İlk raund da önde olan rakip sevinmesin. Maçın galibi masumlar olacak. Mütiler (itâat edenler )sevinçten uçarken, hainler ise fena çarpılacak, fakat son pişmanlık asla fayda vermeyecek.
Servet ERTEK.