ZAFER ÇAM

Siyasi liderine baş egen.

Liderinin her dediğine evet diyen.

Liderinin her sözünü alkışlayan.

Liderinin yanında el, pençe duran.

Seçilmiş her zaman o liderin gözdesi olmuştur.

Her seçimde ilk sırada aday olmuştur.

Ne zaman liderine şöyle yapsak dediğinde o zaman kötü olmuştur.

Liderin lafının üzerine söz söylenir mi?

Lidere itiraz eden kişi, partiden kovulamasa da siyasî geleceği tehlikeye düşer.

Bir daha seçim listesine giremez.

Bulunduğu seçildiğim şehirde aday olamaz.

Bunun için lider itaat ister.

Genel başkanlara düşünmeyen, konuşmayan, kaval dinleyenler gerekli.

Bu ülkede iki kişiye itiraz edilmez biri siyasi partilerin liderlerine birde sarıklı, cüppeli hocalara.

Hocaya itiraz edenin de ya Müslümanlığı sorgulanır ya da mahallenin ötekisi ilan edilir.

Diyelim ki siz “bunların dinlerinde ”değilsiniz, herhangi bir siyasî partiyle organik bağınız da yoksa.

Şayet kendinize özgü düşünceniz var ve buna bağlı olarak yeni bir şeyler söylüyorsanız, bu sefer her iki tarafın da hedef tahtası hâline gelebilir, yani öteki olmaktan kurtulamazsınız.

Politik bir kuruluş veya ideolojik harekete aidiyetiniz yoksa ve camiye gitmeyen ya da hocaların arkasında namaz kılmayan Müslümanlardan iseniz, tedavülde olan siyasî ve dinî anlayışa göre sizin onları eleştirme hakkınız da yoktur.

Siyaset kültürünün oturduğu ülkelerin politikacılarında ilkeli duruş, siyasî ahlâk ve karşı partilere “vatan haini” mertebesinde değil de, siyasî rakip gözüyle bakılması, halka da aynı ölçülerde yansıyor.

Toplum hayatını şekillendiren iki önemli akımdan birisi politika diğeri ise dindir.

Bu iki ana damar, apolitik olan vatandaş kadar dindar olmayan, hatta dinsiz olan vatandaşlar için de hayatî bir önem arz eder.

Çünkü ait olduğunuz toplum, millet hayatına müdahale eden, ölçü koyan ilkelerin biri inanç, din, diğer siyasettir.

Bilinen değer yargıları da dinî ve siyasî kriterlere göre muamele görür. Değişen siyasî konjonktüre göre toplumun değer yargıları da değişmeye başlar.

Bazen, “Ben hiç değişmedim; dün neysem bugün de oyum” diyen, bazen de fırıldak gibi menfaat rüzgârlarının geldiği yöne doğru dönen veya bukalemun gibi her ortama göre renk değiştiren arkadaşlarınız ve yakın çevrenizle yollarınız ayrılır.

Bunun örnekleri o kadar çok ki.

Çevreniz bu tür fırıldaklar geçilmiyor.

Bunların birçokları siyasi dünyalık fırıldaklar.

Bu yol ayrımına rağmen o insanlarla aynı milletin ferdi ve aynı ülkenin vatandaşı oluşunuzdan dolayı ortak paydalarınız, özellikle siyasî ve inanç boyutunda devam eder.

Ne zaman sizin siyasetinizde değilim sizin Kuran’ sız yaşayan dininizde değilim dediğinizde her ikisinde dışlanırsınız.

Bunlara düşünmeyen, akletmeyen konuşmayan itan edenler lazım.

Aklını kiraya verenlerden bu insanlar mutlu olur.

Aklını kiraya değil Allah’ın veridi akılla düşüneler bunlardan uzak olur.