Sabah 04.30 da kalktık erkenden .Zira bugün son günümüzdü Mekke'deki..Dışarıda bekleyen otobüslerin ikincisine rahat bir şekilde binip Haram'ın avlusuna ulaştık.Sabah namazının iki rekatı tam 17 dakika sürmüş. Bizdeki gibi beş dakikalık değil yani.Böyle olunca da insan ibadet şuuru ve tadını hissedecek vakit bulabiliyor.
Son duamızı da buralardan ayaklarımızı, bedenimizi,aklımızı, ruhumuzu, düşüncemizi, aşkımızı, rağbetimizi kesmemesi yönünde bu nimetlerden ötürü şükrederek yaptık.Ayaklarımız, otobüslere zor gitti.Mahzun olduk." Gurbeti yüreğimize gömdük de geldik fakat artık vatanı aslîmiz oldun Mekke/ vahyin mehbeti olan mübarek belde .Çok yakında tekrar kavuşmak duasıyla Allahaısmarladık!" demek ne kadar hazîn geliyor...
Otelin restoranında ahir merre sabah kahvaltısı yaptık aceleyle.Yemenli Neşwan ile sözleşmiştik saat 7.40 da bizi alacaktı. Akşam yıkadığımız çamaşırları alıp valizleri toplamamız lazımdı.Neşwan'ı aradım buçukta gelmesi için fakat o esnada valizlerimizin çokluğundan müşkile çıkacağını düşündüğümden dolayı başka araba ile gitmemiz gerektiğini izah edince bana hak verdi.Helalleştik ; en yakın zamanda mülakî olabilme temennisiyle telefonu kapattım .
Beş dakika içinde caddeye inmiştik. Gelen ilk büyük arabayı çevirdim; "Nahnu erbaatu eşhas ma emtiatına. İla Mahattati Kıtar serî bikem?" soruma "Hamsîyn " dedi müteşekkil bir edayla. Kırk olmaz mı biz dört kişiyiz ; herkesin ödemesi de sehl olsun " önerimi beğenmedi. Bir "Laaaa" çekti ki sonunu uzatarak gülümsedim gayri ihtiyari.
Tamam dedim "ircı ile half ".Valizlerimizi yerleştirip Hayyı Ruveysî'ye doğru Aziziye 'den dönüp eski Cidde (Şümeysî)yoluna girdik. Bir iki keskin direksiyon kırmadan sonra düz yola girdik."Suudi misin?" sualime - ki kafasında şimax olduğu için böyle sordum-" laaa; ene Habeşî .Min Biladî Bilali Habeşî " diye cevap verdi.
Ebu Tallal 'ın hepsi okul çağında dört kızı iki de oğlu varmış Çocuklarının Hafız olduğunu söyleyince " İzen; Kıyamet günü sana altından bir tâc takacaklar; ne kadar büyük bahtiyarlık!" dedim. "İnşallah oğlum Kabe İmamı olacak büyüyünce" diye öyle bir inançla söyledi ki .... Mekke'deki bu bereketin Hz.İbrahim (as )'ın duasının eseri olduğunu tasrih etti. Yol boyunca birlikte bazı ayetleri yüksek sesle okuyup durduk ; bazen benim başladığım ayeti o tamamladı bazen onun başladığı ayeti ben tamamladım.Sonra sırayla Kur'an okuduk. Ben onun okuduğunu beğendim o da benim tilavetimi "maşallah ente ceydîd " diyerek beğendiğini dile getirmiş oldu.
Hızlı Tren istasyonuna gelmeden önce parasını verince öpüp başına koydu" Haza min rızkıllah" dedi parmağıyla semayı işaret ederek.İstasyon modern bir tarzda inşa edilmiş. Havalimanı gibi bir sistemle çalıştığını söyledi Ebu Tallal.Çok müşteri getirdiğini ama daha bir kez bile içine girmediğini belirtti. Valizlerimizi alarak vedalaştık . Biz ona o da bize dua etti ayrılırken.
Medhal reisî den istasyona girdik.Herşey çok düzenli , kolay ve sistematikti. Mekkebas otobüsleri Şari Gazze ile Ruseyfî arasında mekik dokuyordu. Muğadirûn kısmındaki iki giriş vardı.Bizim ikinci girişten alınacağımızı söyledi görevli ...Üst kata çıkmadan hemen önce biletlerdeki barkodu cihaz âliye okutup yürüyen merdivenlere bindik. Üst katta da aynı sistemli çalışma mevcuttu.Bizi karşılayan görevli bileti kontrol edip bekleme koltuklarına delalet ederken" Anons sesini dinleyin " dedi.
Koltuklara oturduktan hemen sonra devrât miyah ziyareti ile 2 saat 25 dakika sürecek yolculuğumuz için beklemeye başladık. Anons sesiylevütün yolcular 6-8 Arsife (platform) yazan tabelalarını olduğu çıkışa doğru yöneldik.
Kapıdan çıkınca alta doğru uzanan yürüyen merdivenlerden inip 13 vagondan mürekkep hızlı treni gördük. Hakikaten fevkalade ve harikulade bir dizaynı ve üst seviyede bir kalitesi olduğu ilk görmede hemen tebellür ediyordu.İngilizce ve Arapça çeşitli irşadât tebelaları ve dev ekranlarda sürekli malumat değişimine şahit oldum.
Vagon numaramız 11 di.Trenin en sonuna kadar uzun sayılabilecek bir mesafeyi yürümeyi müteakiben koltuklarımızı bulup valizleri yükledik. Hemen ardından da 314-315-318-319 no'lu yerimize oturup trenin önce yavaş sonra hiç hissettirmeden 100km 'ye akabinde de kısa sürede 300 km'ye bâliğ olduğunu gördük.
15/20 dakika içinde tren hattı güzergâhının ilk durağı cidde/Süleymaniye'ye gelince iki dakika durdu .Ardından Cidde havaalanını geçip Melik Abdulaziz Sanayi Şehrinde inen /binen kimse olmayınca durmadan Medine'ye hareketine devam etti.Yol boyunca mutıll köyleri,vahaları,deve sürülerini,eski volkanik dağlarda püsküren simsiyah kayaları,hurma bahçelerini, çobanları, koyun ve keçi sürülerine rastladık.
İki saat 20 dakikalık konforlu bir rıhle için ödenen 103 riyal çok sayılmaz taksilerin en az 500 riyal talep ettiklerini görünce. Üstelik taksi ile en az 5 saat yola tahammül etmek lüzumu bulunurken . Bireysel gelen kardeşlerime Cidde'den Medine/ Mekke arası ulaşımın biletlerini şimdiden satın almalarını öneriyorum.
Medine İstasyonu, Mescidi Nebevî'ye 9 km iken Yeni açılan havaalanına 13 km mesafede bulunuyor. Medinebas ile Haram'a geldik ancak fiayatın o kadar yüksek olduğunu bilseydik taksi tutardık çünkü otelimizin çok uzağında inmek zorunda kaldık. Fiyatı 11.5 riyal .Dört kişi zaten taksi tutsanız 30 riyale halledilir.
Yirmi dakikalık yürüyüşle ancak otele ulaşabildik. Otelin idare odasında Milli Görüş Medine sorumlusu arkadaşımız Hacı Musa ile Sorgunlu İsmail bizi çok sıcak bir şekilde karşılayıp odamızı söylediler. 111 numaralı odada beş yatak vardı. Fiyatı da gecelik oda hesabıyla 250 riyaldi. Yemekler Mekke ile aynıydı .Kahvaltı ve akşam yemeği 20'şer riyaldi. Öğle ezanına yetişme imkanı yoktu.Valizlerimizi yerleştirip abdest tazeledik .
Gün bitmeden şehirdeki belli başla ziyaret yerlerini gezip bitirmek planlanmıştı kafamda. Mescid-i Nebevi’nin avlusuna girdikten sonra Yeşil Kubbeyi tam karşımıza alarak salat ve selam sözcükleri döküldü dilimizden. Resulullah'ı sevmek imanın alametidir. Çok çok sevmek ve onun hayatına uygun bir hayat yaşamaya çalışmak de bizi kurtuluşa götürecek biricik yoldur. Lakin bazı avam halkın yaptığı gibi tevhide zarar verecek her türlü fiil, düşünce ve sözden uzak durmak gerekir..Tevhid, bunu icbar eder.
Mescid'de öğle namazını kıldık .Herkes kendi dünyasına müteeallik farklı duaları terennüm ettikten sonra sağa sola kıvrılarak labirent yolu kat ederek Selam Kapı'sından Selamlama Koridoruna girdik. Oradaki polisler insanları iki farklı yola tefvic ediyorlardı. Bizim nasibimize de sağdaki uzak memerr düştü.
Vaktimiz zayi edilmeyecek kadar kıymetliydi.Yakın bir sokakta taksi beklemeye başladık ki bir anda etrafımız Hindistanlı,Pakistanlı,Yemenli kaçak taksicilerle doldu taştı.Ağzını açan 100 riyal istiyordu Uhut Şehitliği,Mağara, Kıbleteyn Mescidi,Fetih Mescidi,Küba Mescidi ziyaretleri paketine.Ürdünlü Bilal 60 riyali kabul edince "neam; ittefaknâ"dedik. Önce Hendek'teki Yedi Mescidler /Fetih Mescidi,Kıbleteyn Mescidi ve Uhut Şehitliğini ziyaret ettik ibret nazarıyla. Peygamberimizin davanın en sıkışık zamanında iltica ettiği mağaraya tırmandık. İnsanın geçemeyeceği kadar uzunlukta bir duvar örmüşler. Güya , ehemm bir bidatın önüne geçmişler (!).
Uhut Savaşının önemi,sebepleri, safahatı, ayetlerde nasıl ifade edilmiş ve İslam tarihi açısından önemi ile çıkarılacak dersler konusunda izahatta bulunmaya çalıştım. Yiğitler yiğidi Hamza 'nın , Abdullah b.Cahş ve Musab bin.Umeyr 'in şehadetini hatırladık. Gazzeli şehitlerin kiminle kıyaslanabileceği hususunda müşterek bir düşüncede ittifak ettik...
Uhut' a a giderken Resulullah'ın savaş zırhını giydiği Dir'a Mescidi,ikinci mescid savaş dönüşü bir müddet dinlendiği Mustarha Mescidi ve Uhud' daki sığındığı mağaradan dönerken namaz kıldığı Fesih mescidini de görmek ve bazısında namaz kılma imkanı bulduk.
Vaktimiz kalınca şoföre 20 riyal daha verme karşılığında Kûba'ya bırakmasını teklif ettik. Sevinerek kabul etti.Akşam namazını cemaatle kıldıktan sonra kapıdaki hadisi şerh ettim basitçe. Medine'ye gelirken akşam yemeklerinde ruz buhari , mazgut ve kepse yemeye karar verdiğimiz için meşhur bir Yemen lokantası olan HAŞİ BAŞA'ya kadar yürüdük. En meşhur yemekleri olan deve kuzulu (haşi) mazgut söyleyip şark köşesi gibi tefriş edilmiş olan kısımda kolumuzu altına birer tekkaye çekip dinlenmeye geçtik. 20 dakika kadar bir süre sonra iki vecbe yemek tepsi içinde yemeklerimiz getirildi. Limon ve soğan da istedik fazladan. İçeçeceğimiz ise arkadaşların beğendiği Miranda limonu da servis sofrasına takdim ettiler.
Haşi Başa deve yavrusu etinden müşekkel çok lezzetli bir yemek .Pirinci et suyuyla pişirildiği için müthiş bir doyuruculuğu var.Yemekten sonra arkadaşlar küçük bir şekerleme yapmayı ihmal etmediler.Koskoca tabakta Yemen künefesi 8 riyal gibi rahıs bir bedele çok ucuz sayılırdı.
Yemekten sonra Hikmet ile Ersan bedenlerinin acil uyku ihtiyacı uyarısına daha fazla kayıtsız kalamadılar.Böyle hallerde insanın yüreğinin geçmesi bile vücut şarjını bir diş doldurur. Kaldı ki sabahtan beri dinlenmeye göz açamadığımız bir vasatta 15 dakikalık kestirme bayağı dinlenme addedilir .Ümit ile ben de ayaklarımızı uzatarak bir müddet gözlerimizi kapattık ama mekan ,dört kişinin aynı anda horuldamasına müsait değildi. Çaresiz direndik tüm bedeni bürüyen nevmân halimize teslim olmamak için.
Mescid-i Kûba 'dan Bilal Mescidi'ne kadar uzanan Şari Kurban Nazil trafiğe kapatılmış. Küçük araçlarla nostaljik gezi yapma fırsatı vardı.Yolun iki tarafında küçük büfeler mevcuttu. Yoğun bir ağaçlandırma da göze çarpıyordu. Benim düşüncem yürüyerek Haram'a kadar gitmek gerçekleşirse güzel bir tecrübe olacaktı.Fikrimi söylerken Hikmet'in bilgisayara bakma amacını da dile getirince kabul gördü.
Ayaklarımız,bacaklarımız,dizlerimiz ,
bellerimiz yorgun değildi sadece ruhumuz bile dinlenme ikazı veriyordu sürekli kırmızı ışığı yakarak. Yine de son takatimizi de kullanarak 3.5 km 'lik yürüme parkurunu başarıyla tamamlayıp Mescid'in avlusuna ulaştık. Ğamame Mescidinin yanındaki oturma mekanlarında bir müddet otururken birer nar suyu içtik.Hikmet şavırmanın tadını merak etmiş olacak ki "hocam bir tane de dürüm alalım ;bölüşürüz!" dedi.Orta büyüklükte bir sârûh aldım ,dörde böldürüp arkadaşlara dağıttım.
Mescide sabah erken gelip bir müddet orada kalma fikri ile otelimize döndük. Önümüzde çok az bir vakit kalmıştı. Gidişimiz çok yaklaşınca insanı bir telaş alıyor ister istemez...