İnsanın, sadece kendi geleceğini belirleyeceği meslek seçiminde bile türlü sınav ve mülakatlara tâbi tutulduğu bir sistemde, toplumun tamamını doğrudan ilgilendiren, aldıkları kararlarla birçok kişinin geleceğini etkileyen yerel yöneticilerin de aday olabilmeleri için sınava tâbi tutulmaları gerektiğini düşünüyorum.
Kıymetli dostlarım,
Sizler zor şartlarda okuyarak üniversite bitiriyorsunuz, yüksek lisans, doktora yapıyorsunuz.
Her türlü eğitimi alıyorsunuz.
Ama iş bulup mesleğinizi icra edemiyorsunuz.
Hatta hak ettiğiniz ne makama ne itibara, nede kazanca erişebiliyorsunuz.
Devir, siyasetin ve liyakatsizlerin devridir.
Ama liseyi bile bitirememiş, vizyonsuz, bilgisiz, yetersiz, cahil, denebilecek kapasitedeki insanlar ön plana çıkmaktadırlar.
Maalesef siyasetin kirli yüzü ve gücü sayesinde, sizlerin yanlış aday seçimi, parti aşkı, sorgulamadan aman bizden partimizden olsun düşüncesi ile sözde başkan seçilip sizleri yönetiyorlar.
Maalesef sizde bu durumdan memnunsunuz.
Hiçbir tepkiniz yok.
Demek ki herkes hak ettiği yerdedir.
Hak ettiği kişi tarafından yönetilmektedir.
Başkan adaylarının, yöneticilik yapmak istediği yerlerin sosyokültürel ve sosyoekonomik dengelerini geliştirebilecek fikirleri var mı yok mu?
Bunlara bakılması lazım.
Bir kişinin işe alım süreci bile birçok prosedüre tâbi olurken, beş yıllığına şehri yönetme yetkisi verdiğiniz insanlar, nasıl olur da o işe ehil mi değil mi diye bakılmaksızın, sadece vaatleriyle aday olup seçilebilir?
Yıllar öncesine ait bir hikâye anlatılır:
“Zengin bir iş adamı, beceriksiz oğlunu, şirketlerine müdahil olarak zarara uğratmasın diye para harcayıp bulunduğu ilçeye belediye başkanı yapmış. Böylelikle hem oğluna bir meşgale bulmuş hem de şirketlerinin ticari başarısızlığın önüne geçmiş…”
Elbette hiçbir yöneticiyi böyle bir şeyle itham etmiyorum ama aday belirleme süreçlerinde geçerli olan mevcut şartlar göz önünde bulundurulduğunda, bu örnekten daha vahim hezeyanların da meydana gelebilmesi son derece olağan!
Yaklaşan belediye seçimleri öncesinde, yurt dışında bağımsız bir kuruluş tarafından bir sınav düzenlenmeli.
Belediye Başkan adayı olmak isteyen adaylar, yerel yöneticilik üzerine hazırlanacak bu sınava girmeli ve sınav sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalı.
Seçmen, adaylara oy verirken partiye, adayın şahsına değil de o sınav sonuçlarına göre kararını vermeli.
O bağımsız kuruluşun bu işi liyakatle hayata geçirilirse, zannediyorum ki şehirlerimiz hak ettiği şekilde yönetilecektir.
Ve ayrıca, seçim süreçlerinde oy alabilmek için harcanan paralar, el altından verilen sözler, sonrasında yaşanan hayal kırıklıkları ortadan kalkacak…
Bizimkisi hayal.
Şehre sorulmadan Ankara’dan atanmış gelecek ve Kırşehir seçmeni oyunu partim diye verecek.
Adaya değil partisine vermiş olacak.
Beş yıl şehrini yönetecek adayına değil genel merkezin adayına evet diyecek.