İBRAHİM DÜĞER

Babasının kendisine verdiği “Garip” mahlası sanki Kırtıllar köyünde doğumundan kısa süre sonra annesinin vefatı ile başlayan bir ömür boyu Ferhat gibi Mecnun gibi Kamber gibi Yunus gibi diyar diyar dolaşan bu garip usta asrın son abdalı insanlık abidesi sazı, sözü, mızrabı ve artı ahlakı cenabı Allah adeta özel yaratmış bir kul gibi bütün üstün yetenekleri Neşet Ertaş’a bahşetmiştir.

Ankara’da Zenger Konağı’nda rahmetlik Erkal Zenger ile bir programda kendisine etkilendiğimiz bir sanatkâr var mı? denilince aynı sözü Erkal Zenger’de söylemişti. Allah bütün yetenekleri bir arada verdiği özel bir kişi yaratmış o da Neşet Ertaş demişti. O tarihlerde uzun süredir Neşet Ertaş yurt dışında idi. Ve çok duygulanmıştım bu sözden.

Bozkırın Tezenesi bil ki sazınla, sözünle öyle temiz bir hatıra bıraktın ki gönlümüz hep seni arayacak. Kırşehir’in bağrından çıkan Neşet Ertaş, bir sanatçı olarak Türk Halk Müziği için ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu devasa bir yüreğe sahip büyük bir sanatçı olduğunu Ah Yalan Dünya, Benim Yurdum, İnsanlar Kendini Bilebilseydi, Analar İnsandır Biz İnsanoğlu diyerek insanlığa adeta Yunus gibi bir ders verdiğini hepimiz biliyoruz. Ve üstat kendi hayat şiirini yazarken şu dörtlükte garipliğine vurgu yapıyor;

Dizimde sızıydı anamın derdi

Tokacı saz yaptı elime verdi

Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

Neşet Ertaş’a ben de “Dön de gel gayrı” şiirimde kendisini İzmir’den Kırşehir’e davet ederken şu dörtlük ile karşılık vermiştim.

Kırtıllarda doğdun gönül bağında

İzin var Kaman’da Çiçekdağı’nda

Kırşehir’de kaldın gençlik çağında

Doğduğun diyara dön de gel gayrı

 

Bilirim o köyü alt yanı dere

Gariplik ta orda düşmüştü sere

Tokacı saz yapıp çaldığın yere

Doğduğun diyara dön de gel gayrı

 

Ancak O hep mahzun, mahcup ve mütevazi çehresiyle gösterdi kendisini. 1960’lıyıllarda çocuk yaşta tanıdığım ve ölümüne kadar da babası ve kendisi ile hukukumuzun devam ettiği yakinen tanıdığım Ahilik ve Abbal kültürü ile yoğrulan bu mütevazi insan “Bir Garip Usta” olarak bu dünyada kimseyi incitmeden geldi ve geçti. Ruhun şad olsun, mekânın cennet olsun.

Bozkırın Tezenesi bil ki sazınla, sözünle öyle temiz bir hatıra bıraktın ki, Şair ve Yazarlarımızla birlikte senin parçalarını seslendiren sanatçılar hep seni arayacak. Onun vefatıyla birlikte bozkırın sesi kısılmış ve Türk Halk Müziği’nde bir dönem kapanmıştır. Ve ben inanıyorum ki onun yaktığı Türk Halk Müziği meşalesi ve yeni nesil abdallarımız tarafından ebediyen yaşatılacaktır. Abdallık o neslin adeta genine geçmiştir. Babası ve kendinin vefatından sonra şairliğim vesile ile kendileri ile kültürel faaliyetler sebebi ile sık sık temaslarım vardır. Aynı edebi aynı ahlakı aynı saygınlığı kendilerinde görmekteyim. İnanıyorum ki bu genç nesil üstadın izinden giderek o bayrağı taşıyarak yere düşürmeyeceklerdir.

 

 O, Türk Halk Müziği’ni geniş kitlelere sevdiren, bozlak tarzı türküleriyle gönüllerde taht kuran büyük bir sanatçı Halk ozanıydı. Sevgiyi, aşkı, hasreti, gurbeti türkülerinde nakış nakış işleyen bir gönül adamıydı. Pek çok sanatçının yetişmesine öncülük etmenin yanında, derlemeleri ve besteleriyle halk müziği repertuarına yüzlerce eser kazandıran büyük bir sanatçımızdı. Bozkırın tezenesinin Türk kültürüne verdiği hizmet hiçbir zaman unutulmayacaktır. Mekânın Cennet olsun Asrın son Abdal’ı Neşet Ertaş.

Neşet Ertaş’ın şu fani dünyadan ahirete intikalinin 11. Yılında bugün vefat etmiş gibi bütün gönüllerde yaşadığını ve ilelebet de gönüllerde yaşayacağı kanaatindeyim.

 Ve bende bu ölüm yıldönümünde üstada vefa borcu olarak verdiğim bir garip usta ayakı ile şair güçlü kalem yabanlı mahlasını kullanan Sami Yağmur ile internet üzerinden yapmış olduğumuz atışmada şiirimizle diyoruz ki “Bir Garip Usta”… bu atışmaya katılan şair dostum Sami Yağmur’a teşekkür ederim. Eyy büyük üstad Neşet Ertaş, Allah rahmet eylesin, mekânın cennet olsun.

 BİR GARİP USTA

 

Anadan Garipdin Çok Çekdin Cefa

Yalan Dünya Sana Dar Geldi Usda

Her Zaman Ağladın Sürmedin Sefa

Pes Etmek Şanına Ar Geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

 

Duvarda asılı kaldı bağlama…

Sazların teline dur geldi usda…

Leyla diye gayri yürek dağlama…

Türkülerin bize sır geldi usda..

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

Veda ettin dostlarına eşine

Sıla toprağını bastın döşüne

Bağbaşında mezarıyın başına

Ah lelom dediğin yar geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

Hasret gittin Zahide’ne yurduna…

Merhem sürdün gariplerin derdine…

Güzel Kırşehir’in her bir ferdine…

Senle aşk gözüne fer geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

Gader gemisini deryaya saldın

Sevdaya kapılıp hayale daldın

Bir ahu gözlüden hep ayrı kaldın

Siyah saçlarına kar geldi Usda.

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

 

Canı cananı hep, türkünde gördük..

Gönül otağına bir hasır serdik…

Sen yorulunca biz, selalar verdik…

Pak alnından senin ter geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

 

Emsali Benzeri Yokki Bir Daha

Sazıyla Sözüyle Büyük Bir  Deha

Ey Garibim Size Biçilmez Paha

Bu Yalan Dünya’ya Bir Geldi Usda

İbrahim Düğer

 

Gariptin sen çabuk yüklendi göçün…

Uçun tez şiirler, türküler uçun…

Topraklar bağrınız şefkatle açın..

Mahzun gönüllere pir geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

 

Omuzlarda Geldin Gendi İline

Sessizce Garışdın İnsan Seline

Akıp Giddin Ebediyet Gölüne

Yolculuk Haberin Er Geldi Usda.

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

 

Zalim karşısında nasıl bir duruş…

Mazlum ağıdına koşarak varış…

Duam ahirette cennete eriş…

Kibre karşı duvar sur geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

 

Mahşer Durdu Kırşehir’in İçine

On Binler Katıldı Senin Göçüne

Muharrem Babanın Ayak Uçuna

Yattığını O Yere Ser Geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

Ne güzel söylerdin toprağım diye…

Alçak gönül kula Hakk’tan hediye…

Haberin gelince bilinmez niye..

Kırşehrin bozuna kır geldi Usda

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

Gönül Bahcesine Sam Yeli Esdi

Bağların Bül Bülü Dalında Susdu

Bozkırda Tezene Sesini Kesdi

Yanık Yüreklere Kor Geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

 

Ayrılık yazılsa cana yarinden…

Aşk hasreti çekse hem de derinden…

Bir kuple dinleyip söz eserinden…

Cananın göynüne nur geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

Felek Seni Cemberinden Geçirdi

Öksüz Goydu Yuvanızı Uçurdu

Küçük Yaşda Diyar Diyar Göçürdü

Bu Ağır Yük Sana Zor Geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

 

Eyyüb’e hastalık veren ALLAH’TIR

İsa’yı çarmıha geren ALLAH’TIR…

Yusuf’u zindanda gören ALLAH’TIR..

Aşklara esaret hür geldi Usda..

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

 

Sen Leylaya Mecnun Gibi Ulaşdın

Sabreyleyip Nefsin İle Savaşdın

Yunus Gibi Diyar Diyar Dolaşdın

Bağrına Aşk İle Har Geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

Bu dünya yalanmış, dünya bir fani..

Çekiç Ali, Taşan, Muharrem hani…

Suskunların abi bilerek seni…

Sesleri makama gür geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

İbrahimle Sami Sözü Bağladı

Çağlayanlar Gibi Akıp Çağladı

Cenazene Katılanlar Ağları

Yürekleri Yakan Nar Geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR

 

Yabanlı der neden yozlaştık niye…

Sizden kalmamıştı böyle hediye…

Küsme biz onlara özendik diye…

Ağa- bey yerine sör geldi Usda…

Sami Yağmur / KIRŞEHİR

 

İbrahim Der Neşet Ertaş Bir İdi

Sözleriyle Yunus Gibi Eridi

Asrın Son Abdalı Hakka Yürüdü

Son Ayrılık Bize Zar geldi Usda

İbrahim Düğer / KIRŞEHİR