ZAFER ÇAM

Siyasi liderine dokunan yanıyor.

Elini uzatan cıs diyor.

Yakınında duran her zaman bir numara oluyor.

Bugünde böyle, yârinde böyle olacak gibi gözüküyor.

Çünkü bizdeki demokrasi sokağı buraya çıkıyor.

Demokrasiyi liderler kendi çıkarlarına göre yontuyor.

Batıya baktığınızda siyasi hareketler liderlerine bağlı değil.

Bizde öyle mi bizde siyasi partiler liderlere bağlı.

Cumhuriyetten bugüne kadar ülkede binlerce siyasi parti kuruluyor.

Kimi seçimlerin şampiyonunu oluyor, kimleri siyasetin çöplüğüne gidiyor.

Siyasi partilerin ömrü liderlerine bağlı oluyor.

Çok partili demokrasi şölenine geçtiği günden lider parti kenara itiliyor.

O günden bugüne kadar bir daha tek başına iktidar olamıyor.

Atatürk’ün CHP’si tek başına iktidar olmasa da hep yaşatılmak isteniyor.

Diğer partilerin ömrü liderleriyle son buluyor.

Lider ölünce siyasi hareketleri de ölüyor.

Lider dokunulmazlığı hep koruma altına alınıyor.

Bakın bugün CHP’nin kaynaması bundan.

Lider dokunulmazlığı.

Demokrasi diyenler kendilerine dokununca öteliyor.

Yenildin yeter artık git partinin başında diyenler horlanıyor.

Ben ayrılmadan kimse beni almaz diyen lider dokunulmazlığı var.

Diğer partilerde aynı lidere dokunmayan ya parti kuruyor ya da bir kenarda duruyor.

Lidere dokunulmazlık zırhı giydirmiş bir siyasî, ideolojik hareketin içinden gelen gençlik, bunun bedelini gençliğini tüketerek ödedi.

Lidere hayranlık derecesinde bağlılık ve güven, tartışma ve eleştiri kültürünü gereksiz kılar.

Lider her şeyin üstündedir; ona karşı gelmek, davaya, hatta vatana ihanetle eş anlamlıdır.

Lider etrafındaki kadro, onun talimatlarına uymakla yükümlüdür.

Bunun örneklerini, dünün ve bugünün Türkiye’sinin farklı siyasî oluşumlarında görmek mümkün.

Bu acı gerçekleri yaşamış bir toplum olarak; “Tercihiniz kişiler değil, ilkeler, kadrolar ve plan, program olsun” dediğinizde, öteki olarak görülen her siyasî lider için menfiliklerle dolu bir tablo çiziliyor ve yine kişiler üzerinden “iyi” ve “kötü” belirleniyor.

Böyle düşünmenin kendisi bir çıkmaz sokaktır ki, bu yol bizi bir yere götürmez.

Toplum olarak çıkışı olmayan yolda tıkanıp kalmamız, zihniyet tıkanıklığımızdan dolayıdır.

Aklı devreye sokmayan.

Akla öncelik vermeyen ve Kuran’ı Kerim’in tabiriyle “akletmeyenler”; kabilecilik, Kav imcilik ve siyasî aşiretçilikte ayak diredikleri ve “siyasî mehdi” arayışlarından vazgeçmedikleri için bu sokaktan çıkamazlar!

Ey çıkmaz sokaktakiler!

Hâlâ mihmandarınızda ısrarcı mısınız?

Liderleriniz hatasız mı?

Hata yapmazlarsa günahsızlar mı?

Bunlarda sizler gibi bir insan hata yapar, yanlış yapar, dünyaya tapar, koltuğa kul olur.

Unutmayan koltuğa kul olanlarda uzak olun.

Koltuk makam siyaset tutkunları sözlerim sislere koltuk aşkıyla dünyaya tutkunların hepsi buğun kabirlerde.