Kırşehir’in üzerinde ölü toprağı var diye soruyoruz ya…
Bu soru boşuna değil. 
Çünkü cevabı, unutanlara bir kez daha hatırlatılması gereken bir hakikattir:
Gönül şehrinin üzerinde ölü toprağı kalkmadan düzlüğe çıkamamayız.
Milletvekilleri, belediye başkanı ve seçilmişler bu halkın sesidir.
İl, Belediye encümenleri, Oda başkanları, sivil toplum örgütleri, muhtarlar.
Seçildikleri an, bu kutsal görevi, yani milletin iradesini taşımayı kabul etmiş olurlar. 
Ama ne yazık ki bazen bu sorumluluk, zamanla unutulur.
Ve unutulduğunda olan halka olur.
Tıpkı bugün Kırşehir’in başına gelenler gibi…
Devlet yatırımlarında yoksun.
Sanayi alanında dar.
Yüksek Hızlı Tren Projesi'nden dışlanmak, bu şehirde yaşayan on binlerce insanın umutlarını kırmak demektir.
Bir yol daha kapanmış gibi hissediyor insanlar; bir kapı daha yüzlerine kapanmış gibi…
Ama bu yalnızca projeyi yönetenlerin değil, Kırşehir’i Ankara’da temsil eden milletvekillerinin ve oda başkanlarının da sorumluluğudur.
Çünkü vekil, sadece koltukta oturan kişi değildir.
Vekil, vatandaşın duasında, siteminde, gözyaşında yer alandır.
Halkın yükünü omuzlarında hissedendir.
Bugün Kırşehir’in sesi Ankara’da yeterince duyulmuyorsa, bunun en büyük nedeni, o sesi duyurması gerekenlerin sessizliğidir.
Vekiller, seçilmişler artık halkın arasına daha sık inmelidir.
Sadece seçim zamanı değil, geçim zamanı da vatandaşın yanında olmalıdırlar.
Çünkü vatandaş, sadece sandıkta hatırlanmak istemiyor.
Sıkıntısını paylaşacak bir omuz, derdini anlatacak bir muhatap, çözüm beklediği bir merci arıyor.
Kırşehir, Anadolu’nun kalbidir.
Gönüllerin şehridir.
Ahi Evran’ın mirasını taşıyan, Neşet Ertaş’ın sazıyla sesi olmuş bu kadim şehir, ilgisizlikle unutulmayı hak etmiyor.
Bu şehrin kaderi, ancak onu gerçekten seven ve sahiplenen vekillerin ve seçilmişlerin elleriyle değişebilir.
Bir kez daha hatırlatalım:
seçilmişler, asıl olan halkın hizmetkârıdır.
Bu bilinçle hareket edenler, sadece makamlarda değil, halkın gönlünde de yer bulur.
Ve ancak onlar, Kırşehir’i hak ettiği yarınlara taşıyabilir.
Unutulmasın, halkın iradesiyle gelen, halkı unutursa; halk da onu unutmasını bilir.
Gönüllere girmeyen hiçbir seçilmiş, Kırşehir’i yarınlara taşıyamaz.
Bugün değilse ne zaman? 
Kırşehir’in sesi olmaya, yükünü omuzlamaya şimdi ihtiyaç var.
Çünkü bir şehir, ancak onun gerçek temsilcileriyle var olabilir.