Baskıcı askeri rejimin hükmünde geçen on yıl sonunda 1989’da, Arjantin’in ulusal bağımsızlığını hasara  uğratacak yeni dönem, zengin bir playboy ve sonradan silah kaçakçılığı  ve rüşvetle suçlanacak  olan Carlos Menem başkanlığında başladı.Aynı dönemde  George Herbert Walker Bush’ta  Beyaz Saray’da oturmaktaydı ve Menem’i 8 kez şahsi konuğu olarak  Beyaz Saray’da ağırlamıştı.

Güçlü NewYork bankaları için  anahtar pozisyon  Menem hükümetinin ekonomi bakanlığıydı.Yeni bakan Domingo Cavallo’ydu.Cavallo, der Hoz’un bir takipçisi  ve New York finans çevrelerinde  iyi bilinen bir isimdi. Ayrıca doktorasını Rockefellerların Harvard Üniversitesi’nde yapmıştı.

Menem’in ekonomik programı Rockefeller’ın New York ve Vaşingtonlu dostları tarafından yazılmıştı.Yeni program radikal ekonomik serbestleşme ve özelleştirmelere öncelik veriyordu.Eğitim ,sağlık ve sanayi alanındaki  düzenlemelerin özenle içi boşaltılırken, korunan piyasaların askeri cuntanın bile yapmadığı kadar dışarıya  açılması kanunlaştırılmaktaydı. Özelleştirme,  Waşington ve Waşington adına çalışan İMF tarafından talep edilmiş, pesonun istikrar kazanması için şart koşulmuştu. (Yakın tarihimize baktığımızda bizde de süreç benzer işlemişti.IMF’nin dayatması ve özelleştirmeler vs)

Cavolla IMF’den 2,4 Milyar dolarlık bir kredi aldı. Bunu özelleştirme dalgası takip etti.Telekomünikasyondan devlet  petrol tekeline, hatta sosyal güvenliğe kadar  pek çok kurum özelleştirildi. Yolsuzluk her tarafa yayılmıştı.Menem’in yakın dostları vatandaşın vergileriyle milyarder olmuşlardı.

Devletin kendi tekelindeki kuruluşlar, artık yerlerini Rockefeller’ın Chase Bank’ı  ya da Citi Bank’ı tarafından  mali olarak desteklenen  yabancı kaynaklı dev şirketlere  bırakmışlardı.  Aynı bankalar birkaç yıl sonra zengin Arjantinlilerin pesodan kaçıp sermayelerini  yurtdışına çıkarmak için  yurt dışı hesaplara aktardıklarında da  yine büyük karlar elde etmişlerdi.

Menem ve ekonominin çarı Cavallo’nun  finans basını tarafından “Arjantin Mucizesinin”  yaratıcıları olarak nitelendirilmeleri  şaşırtıcı değildi.

Enflasyon 1991’de , para kontrolünün , IMF himayesindeki  Merkez Bankasına Bağlı  Kur  Yönetim Kurulu’na bırakılmasıyla sona erdi.70’lerden bu yana değer kaybeden Peso, yönetim kurulu tarafından dolara eşitlendi. Rezervde dolar karşılığı olmadan  artık para basılmayacaktı.Sabitlenmiş Peso, yabancı yatırımcıların 90’lar boyunca  Arjantin’e hücum etmelerine  ve  özelleştirmelerden  çok büyük kazançlar  sağlamalarına sebep oldu.”El Corralito” deyimi  bu dönemde çıkmış aynı isimli yazımızda ifade etmiştik.

90’ların ortalarında, Menem hükümeti, Arjantin’in üretken geleneksel tarımını ihraç amaçlı “monokültür” (tek mahsul odaklı) tarıma dönüştürmek için harekete geçti.Senaryo daha önceden  Rockefeller’ın ortakları tarafından  New York ve Washington da hazırlanıp eline tutuşturulmuştu.

ABD’li Şirket Monsanto’nun GDO’lu Soya Fasülyesi , Arjantin Çiftçilerine  ekolojik bir artı olarak satılmaktaydı. Ama gerçekte çevre dostu olmaktan  başka her şey olabilirdi.

GDO’lu Soya Fasülyesi ve (Roundup) ilaçları, ABD  başta olmak üzere zamandan ve paradan tasarruf etmek amacıyla “doğrudan delme” yöntemiyle dikilmekteydi.Sadece zengin ailelerin alabildiği bu devasa alet,( GD tohumu  toprağın birkaç santim altına yerleştirilip  üzerine gübreyi sıkıştırıyordu. Bu makineyle tek bir insan  binlerce hektar arazi,ye  tek başına ekim yapabiliyordu.Tam aksine, 3 hektarlık araziye  şeftali yada Limon dikebilmek için  70-80 işçiye ihtiyaç vardı.Daha önceki hasatın tortuları  çürümesi için tarlada  bırakılıyordu ve bunlar GDO filizlerinin  yanı sıra yabani otlar ve Zararlı böceklerin yetişmesine imkan sağlıyordu.