Belgeye göre  En Az Gelişen ülkelerde (LDC) uzun vadede hem nüfus azaltılacak, hem de tarımsal üretimleri artırılacaktı.

Nüfusun 2000 yılına kadar  500 milyona kadar düşürülmesi  planlanırken ( Agende 21 isimli yazımızda 1980’de ABD’nin Georgia eyaletinin Elberton kasabasına küresel elitler tarafından diktirilen devasa  “The Georgia Guide Stone” anıtındaki “10 Emir”den birincisi: “Dünya Nüfusunu 500 Milyona indirin”,  şeklindedir  demiştik. Hiçbir şey tesadüf değildir. Birbirinden ayrı gibi görünenler Büyük planın bir parçasıdır.) Kissinger her yıl nüfus problemi yüzünden  10 milyon kişinin öldüğünü iddia ediyordu.

Yalın bir yorumla , ABD yardımının  “Nüfusunu kontrol etmeyenler ve edemeyenler” arasında pay  önerdi. Bu belgenin çok gizli olarak saklanmasının  sebebi de buydu: Kısırlaştır ya da açlıktan öl.

NSSM  bir çok açıdan dikkat çekiciydi. Yabancı gelişen ülkelerde nüfus azatlımı ABD ulusal güvenliği için  ilk defa hem gizli,  hem de öncelikli sıradaydı. Aile planlaması adı altında  doğurganlık kontrol altında tutuluyor, nüfus kontrolü stratejik madenlere  ulaşabilme ile bağdaştırılıyordu.

Kasım 1975’te Başkan Ford, Kissinger’ın  NSSM 200 planını ABD’nin  resmi dış politikası olduğunu  beyan etti.

Brezilya  NSSM’nin en açık  belgelenmiş örneklerinden biriydi. 80’lerin sonlarında  başlayarak neredeyse  14 yıl içinde  NSSM 200 uygulanmaya konulmuştu. Brezilya Sağlık Bakanlığı,  kadınlarda başlayan kısırlık sorunlarıyla  ilgili  geniş çaplı bir soruşturma başlattı.

Brezilya hükümeti  14 ile 55 yaş arası kadınlarda %44 oranında  kısırlık görüldüğünün ortaya  çıkmasıyla sarsılmıştı.Nispeten yaşlı kadınların, programın başladığı 70’lerden itibaren kısırlaştırıldığı ortaya çıkmıştı. Bu süreç,bazıları Brezilyalı, pek çok organizasyon ve   ajans  tarafından yürütülüyordu.Tamamı ABD Uluslararası Gelişi,m Ajansının (USAID) himayesi altındaydı.

1989 yılında  ekonomik kalkınma ve yoksulluğun  azaltılması konusunda  çalışmaya başlayan Brezilya Hükümeti  USAID’i artık bu programın gereksiz ve bunaltıcı  bir hale  geldiği gerekçesiyle  protesto etti. Bazı raporla a göre  bu program dahilinde  Afrika kökenli  siyah kadınların %90’ı kısırlaşmıştı. Siyah nüfusunun Nijerya’dan sonra en çok olduğu ülke  154 milyonla Brezilya’ydı.

Kissinger’ın  Ulusal Güvenlik Konseyinde yazdığı NSSM notları onlarca yılık insan üreme çalışmalarının  bir varsayımını ifade ediyordu ki 3. Reich( Hitler) dönemine kadar  bu

“ Soy Arıtımı”  olarak biliniyordu.

                Soy Arıtımı sahte bir bilimdi.İsmi ilk kez İngiltere’de  Charles Darwin’in  kuzeni olan Francis Galton tarafından kullanılmış  ve Darwin’in Türlerin Kökeni kitabından alınmıştı.

Bilinenin aksine “kuzeyli üstün ırk” düşüncesi Nazilerin değil, Amerikalıların bir fantezisiydi. Kökleri  20.yy öncesi Amerika’sına uzanıyordu.

Kaliforniya’daki prestijli Stanford Üniversitesi  Başkanı David Starr Jordan, 1902’de yazdığı  “Ulusların Kanı” adlı kitapta  ırk ve kanla ilgili bir fikir  ortaya sürdü. Ona göre  fakirlik de yetenek gibi  kanla bir sonraki nesle aktarılmaktaydı.Eğitimin bu aktarmada  bir etkisi yoktu.

1920’lerde  Amerikan Soy Arıtım Derneği’nin  önde gelen üyelerinden biri , 1. Dünya Savaşı’nda  zührevi hastalıklar  uzmanı olarak  orduya hizmet veren ve “Uygulamalı Soy Arıtımı” adlı kitabın yazarı Dr.Paul Bowman Popeneo idi.  Popeneo kitabında : “Görünüşe göre ilk metod infazdır. Bir ırkın standartlarının korunması  açısından  infazın değeri küçük görülemez “ demişti.