8 Eylül 1922 günü Yunan askerini kovalayan bir Türk müfrezesinin başındaki Yüzbaşı, altındaki atının nalları düşmüş ve topallamakta olarak, Manisa Merkez'e 10 km mesafedeki Veziroğlu çiftliğine uğrar. Çiftliğin Ağası, Baş vezir Mütercim Mehmed Rüştü Paşa’nın torunu Yusuf Ağadır. Yüzbaşı selam verir. Yunanı takip etmekte zorlandığını, zira atının nalları düşmüş olduğunu anlatarak kendisine ödünç bir at verilmesini ister. Yusuf Ağa, içerideki atlardan beğendiğini alabileceğini söyler. Yüzbaşı kendisine bir at seçer. Nalları eksik atı bırakır ve:
-“Biz düşmanı İzmir’de denize dökünce, ben geri gelir, atı iade eder kendi atımı alırım” der. Yusuf Ağa:
- "Gerek yok!.. Beğendiğin atı al senin olsun" derse de Yüzbaşı:
-"Bir Rum’un evinden bu dikiş makinasını ganimet almıştım. Onu taşıyamam. Onu buraya bırakayım. Dönünce atımla birlikte alırım, sizden aldığım atı da bırakırım” deyip kendi atıyla birlikte dikiş makinasını da çiftliğe bırakır, aldığı yeni ata binerek düşmanı takibe koyulur.
Bu dikiş makinasını o zaman bir Rum Köyü olan Karaağaçlı'dan köyü terk edip kaçan Rumlardan birinin evinden ganimet aldığı anlaşılıyor.
Bugün dahi Karaağaçlı'dan Veziroğlu Köyüne giden bir şose yol vardır.
Dikiş Makinasının üretim seri numarasından üretim tarihinin 1912 olduğu görülmüştür.
Bu dikiş Makinasının atla taşınması oldukça zordur. Belki de Yüzbaşının atının nalı bu yüzden de düşmüş olabilir.
O zaman Yunan Askerinin kaçış istikameti, Kemalpaşa yolu üzerinden İzmir'e, Manisa Menemen yolu üzerinden bir de şimdi aktif olmayan o zamanın Manastır Yaylası yolu idi ki, Keçiliköy Sabuncubeli üzerinden kaçmaktaydılar.
Adı bilinmeyen bu Yüzbaşı kaderin cilvesi Sabuncubeli’nde atı ile birlikte vurulup şehit düşer. Ölmeden önce bir askerine atı aldıkları Veziroğlu çiftliğine uğramasını ve vaziyeti anlatmasını vasiyet eder. Asker durumu gelip Yusuf Ağaya anlatır. Yüzbaşının son sözleri:
-“Atımla beraber vurulduk. Dikiş Makinası da çiftliğin hanımına hediyem olsun. Haklarını helal etsinler” der. Yusuf Ağanın Torunu Eczacı Mustafa Bey:
-“Annem bizim eve gelin gelince, dikiş öğrenerek bu makinayı kullanırdı. Dedem öldüğünde miras bölüşümünde, annem bu makinanın kendisinde kalmasını, çünkü dikiş dikmesini kendisinin bildiğini ifadeyle diğer mirasçılardan talep eder. Onlar da buna muvafakat ederler. Böylece bu dikiş makinası anneme intikal etti. Dikiş makinasının özel hatırası vardır deyip, gözü gibi korurdu. Annemin vefatından sonra da bu makinayı hatırasına binaen biz de bu şekilde muhafaza ettik.”
Bugün (11 Kasım 2023) bu Dikiş Makinası Yunusemre Belediyesinin Kurtuluş Müzesine bağışlandı. Bu hikâyesiyle herkes tarafından görülebilecek.
NOT: Veziroğlu Çiftliği ile ilgili olarak " Mütercim Mehmet Rüştü Paşa" adlı eserimize müracaatı tavsiye ederim...