Seçim gelmeden vaatleri geldi.
Seçim öncesinde devletin kesesinin ağzını da sonuna kadar açtı, 'müjdeler' dağıtıyor.
Erdoğan, adeta, 'gel vatandaş gel, seçime gel' çağrısında bulunuyor.
Halkın deyimi ile “kesenin ağzını açmış “durumda.
İktidar vaatlerin arkasını kesmiyor.
Muhalefette ondan geri kalmıyor.
Bol keseden paralar dağıtılıyor.
Erken emeklilik geldi kırkında olmayanlar emekli oldu.
Memur maşıma zam geldi diye seviniyor.
Emekli maşım yedi bin beş yüz lira oldu diye övünüyor.
Bayram ikramiyemde geliyor diye seviniyor
Asgari ücretli zam gelecek diye bekliyor.
Kamu alacakların af geldi.
Ülkenin ekonomisi iyimi dersiniz.
Bol keseden veriyor.
Kâğıt üzerinde gibi gözükmüyor.
Ülkede enflasyon yükseliyor.
Marketlerde her gün etiketler yenileniyor.
Çarşı Pazar cep yakıyor.
Bu bolluk nerden geliyor.
Rahmetli Nasrettin hoca memlekette ne var ne yok diye yattığı kabrinde kalkıp gezmeye çıkmış.
Gezerken bir Vatandaşla karşılaşıyor soruyor hoca, ‘bu dar günlerde, bu bol keseden dağıtmanın sebebi ne ki?’
‘Önümüz seçim ya, onun bereketi’ deyince vatandaş, Hoca da “keşke her gün seçim olsa” diyerek mutluğunu ifade ediyor.
Ediyor etmesine de giderken de başlamış dövünmeye, ah vah etmeye.
Vatandaş, Nasreddin Hoca’nın bu halini görünce şaşırmış, ‘biraz önce, her gün seçim olsa diye seviniyordun, şimdi de dövünüyorsun hocam hayrola’ demiş.
‘Nasıl dövünmeyeyim muhterem’ diye cevap vermiş hoca.
’Bu kadar bol kepçe dağıtmadan sonra, seçimi kim kazanırsa kazansın, kazanan siyasetçilere hep bayram.
Vatandaşın ise hem seçimi kazanan hem de kaybeden tarafına hep ramazan.
Seçim sonrası faturasını kim ödeyecek diyen yok.
Seçimlerin sonu bahar dense de.
Baharı görmeden yaz gelip geçecek gibi gözüküyor.