Basın dünyasına ilk adımımı bu yazı ile atıyorum. Dedelerimiz, “Önce selam sonra kelâm” derlermiş. Merhaba ile söze başlıyorum çünkü; hem bir selamlama hem de hoş karşılamak, geniş, bol, çevresi kuşatılmamış, cömert, eli açık, açık fikirli, hür düşünceli, samimi, içten candan, kaygısız, dertsiz, başı rahat manalarını da taşır. Bir meclise gelen kimseye “Merhaba” demek, “Hoş geldin, yerin geniş olsun, oturun, rahat olun” demektir. Zira bu söz dostluğun, samimiyetin serlevhası değil midir?
Güzel bir yolculuk olmasını istiyorum. Değil mi ki , okuyucusuna haydi gidelim diyemeyen bir yazı başarılı olmaz. Kısa bir ömrümüz ve hızla dönen bir dünyada kalıcı olmak çok zor. Fakat insan yine de pergeli aklın sağlam zeminine batırıp pervazını sonuna kadar açmalı ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak heyecanı; sanki yarın ölecek gibi tetikte olmak gerekiyor. ''Hepimiz ölecek yaştayız'' değil mi ?
Yolculuğumuz boyunca sanattan, edebiyattan, şiirden; müzikten, folklordan, kültürden konuşacağız sizinle. Heybenize idarkine varabildiğim, anlayabildiğim, anlamlandırabildiğim ne varsa koyalım isterim. Yazıdan eli boş gitmenize gönlüm razı olabilir mi ?
Sevgili okuyucu, sizinle Endülüs'ü birlikte düşüneceğiz belki Gırnata'da bir nar ağacının altında Yahya Kemal'i okuyacağız:
Zil, şal ve gül bu bahçede raksın bütün hızı
Şevk akşamında Endülüs üç def’a kırmızı
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır
Sevgili okuyucu, sizinle coğrafların nakşı olan kültürel değerleri, şehirlerin ruhunu, Dicle'yi, Nil'i, Hazar'ı ve belki en sonunda yorgun seyyahlar gibi Kızılırmak kenarında bir türkü havalandırıp çay içeceğiz.
Destanlarımızı, Dedemkorkut'u, ruhların yedi renge yükseldiği Anadolu'yu, uzak Asya'dan dört nala gelen atları, sultanları zaferlerin diliyle anlatıp zamana vurduğu mührü ve bitmek bilmez bereketini konuşacağız.
Dilimiz bizim kimliğimizdir, hafızamızdır inancıyla; Türkçemizin şahlanarak akışını ve nakışını inceleyeceğiz. Usta şairleri; Fuzuli'yi, Nabi'yi, Nedim'i, Şeyh Galibi; Yunus Emre'yi, Mevlana'yı, Şems'i ve oradan Neşet Ertaş'tan Leyla'yı dineleyip bir aşka şahitlik edeceğiz.
Kimi zaman Tolstoy, Dostayevski, Balzac; Yaşar Kemal, Peyami Safa bazen Fatma Aliye'yi konuşacağız.
Sevgili okuyucu sizinle bu yolculuk boyunca ahde vefayı, sevgiyi, merhameti, inancı velhasıl yeryüzünde insanın hikayesini okuyacağız.