Osmanlı Devleti , Yavuz zamanında Osmanlı topraklarına katılan Mekke’nin idaresini , Hz. Peygamber zamanından beri devam eden âdet üzere , şerîf denilen valilerce yönlendirip yönetiyordu.
Mekke ve Medine ile çevresi ahalisini , her yıl gönderdiği Surre Alayları ile de maddi açıdan ihyâ ediyordu.
Osmanlının son dönemlerine doğru İngiliz ve Fransızların Arapları devlet aleyhine kışkırtmalarını hesaba katan ve sadakatinden şüphelenen II. Abdülhamid , Şerif Hüseyin Paşa’yı ve oğullarını İstanbul'a getirmiş ve ikamet ettirmiş; Hicaz’a girmelerinide yasaklamıştı.
İttihâdcılar Sultan Abdülhamid'i tahttan indirip iş başına gelince, menkûb yani hakları yenilen insanlar olarak değerlendirdikleri Hüseyin Paşa’yı tekrar Mekke Şerifi yaptılar.
İngiltere İttihatçıları çok güzel kullanır ve Şerif Hüseyin , I. Cihan Harbi sonrası Arab Meliki olmak hevesiyle İngiltere ile anlaşır.
Ocak 1916 ve hatta daha da ileri giderek Haziran 1916’da Osmanlı Devleti’nden ayrıldığını ilan eder.
İsyan eden Müslüman Arap halkı değildi ; İngilizler tarafından kışkırtılan ve hırsı uğruna İslâm kardeşliğini bozan Şerif Hüseyin Paşa idi.
Ancak Şerif Hüseyin’in Birinci İsyan Beyânnâmesi incelenirse, isyanının görünürdeki sebebi olarak, İttihâdcıların hilâfete olan hürmetsizliklerini ve şer’-i şerife aykırı işler yapmalarını gösterdiği hemen anlaşılır yani halifeliği istemiyorlardı İttihatçılar ve kendilerini yöneten İngiliz aklı ile hareket ediyorlardı.
Nitekim, İttihâdcılara, kendi kafalarına uygun bakanları tayin ettiren İngiliz ve Fransızlar, bir taraftan Arap İsyanını ve bir taraftan da Kürt İsyanını çıkartmışlardır.
Arap ve Kürt kardeşlerimiz ise, ne yazık ki bu oyuna gelmişlerdir.
Mekke ve Cidde bölgelerini, Osmanlı Hicaz Valisini kolayca bertaraf eden Şerif Hüseyin’in kuvvetleri, Medine’deki IV. Orduya bağlı Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu karşısında fazla dayanamaz. İngilizler, harp sırasında bile Şerif Hüseyin'i sadece Hicaz Meliki olarak kabul ederler.
BIS yani İngiliz Gizli Servisinden Albay Lawrence (Arabistanlı Lawrence ) , Bedevi Arapları Osmanlı Devleti aleyhine savaşmaları ve IV. Ordunun direncini kırmaları için elinden geleni yapar.
Sonunda Arapların desteğini alan İngilizler, bir daha çıkmamak ve sonra da İsrail’e teslim etmek üzere Aralık 1916’da Gazze’ye girer.
Şerif Hüseyin kuvvetlerinin Osmanlı ordusunu arkadan vurması neticesinde, İslâm birliği parça parça olur. Artık ikisi de Müslüman olan Araplar ve Türkler, karşı cephelerde çatışan iki düşman millet haline gelmişlerdir.
İngiliz-Fransız-Arap kuvvetleri, Ekim 1918’de Şam’ı Osmanlı Devleti’nden geri alırlar.
Bundan daha kötü olanı ise, Şerif Hüseyin’in oğlu ve Osmanlı Meclisinin Cidde Milletvekili olan Faysal, bazı Türk birliklerini Şam’ın kuzeyinde kuşatır. Aç ve perişan bir vaziyette olan Osmanlı askerlerinin çoğu şehid edilir.
Bu baskılara fazla dayanamayan Fahreddin Paşa ise, Ravza-i Mutahhara’yı şerefle savunmasına rağmen, Ocak 1919’da teslim olmak mecburiyetinde kalır.
Bunu Yemen ve Asir’deki Osmanlı birliklerinin teslim olması takip eder.
Lozan Antlaşmasına göre, artık Arap topraklarında Osmanlı hâkimiyeti yoktur.
İşte bir asra yakındır Müslüman Araplarla Müslüman Türkler arasında karşılıklı nefrete sebep olan hıyânetler bunlardır.
Kaderin adaleti olarak, Necid’deki Emir Abdülaziz bin Su’ûd 1916’ya kadar Osmanlı’ya olan sadakatini devam ettirir. Bu tarihte İngilizlerle bir anlaşma yapar, Osmanlı Devleti buralardan çekilince de önce Necid Meliki olur , sonra Hicaz’ı bölgesini Şerif Hüseyin’den alarak Suudi Arabistan’ı kurar.
Osmanlı Devleti’ne hıyânet eden Şerif Hüseyin ve oğulları ise emellerine ulaşamazlar...
Sonuç birkaç ihtiras kurbanının ihtirasları uğruna koca bir coğrafyayı ve orada yaşayan halkı mahvetmesi ...
Özgürlük uğruna vatanını , toprağını kaybeden ve yaptıkları ihanetten beri belini doğrultamayan , sömürülen bir arap toplumu..
Memnun olan kim bu ihaneti yapanların torunları Suudiler , Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer İngiliz yönetimindeki Arap devletleri...
Mekke ve Medine nasılsa Mescid'i Aksa'da bizim için öyledir .. Derdimiz buralara zarar gelmemesi içindir..
Yüce Allah zalime fırsat vermesin , vatanımızı , milletimizi ve şuurlu İslam alemini korusun, zalimin zulmü altında olan kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun …( amin )