UMUT YAPRAKLARI
Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.
Özdemir Asaf


Bahar bitti, Yaz bitti, Hasat mevsimi geldi o da bitti, geldik Hazan mevsimine. “Geldik” demek ne kadar kolay geliyor değil mi değerli okurlarım. Halbuki mevsimler, günler gelip geçiyor, tıpkı ömrümüzün tükendiği gibi.  İlkbahar, yaz derken işte hazan mevsimi sonbahar da geldi.  Eylülde  sararmaya başlayan, dökülen, rüzgarın önünde sürüklenen  yaprakların bir kısmı gibi  gitti bile. Ekim’de onun ardına takıldı gidiyor. Ama bizler, İnsanoğlu iki kelime, geldi, gitti, yada geldik, gittik diye kısaca tarif edip çıkıyoruz işin içinden. Giden, yitip giden ömrümüzü hiç hesaba katmıyoruz.
Yücel Paşmakçı’nın Tekin Büyükkaya’dan derlediği bir Ardahan türküsü var;


“Bu Dağlar Kömürdendir
Geçen Gün Ömürdendir
Feleğin Bir Guşu Var
Pençesi Demirdendir”
........
Diye devam edip gider. 
Asıl olan, Pençesi Demirden olan Feleğin pençesine düşmeden, rüzgarların önünde sürüklenen kuru yapraklar gibi olmadan yaşayabilmek.
Rüzgarın gösterdiği, götürdüğü yöne göre değil de, doğru bildiğimiz yönde ilerleyerek, İnsan gibi yaşamak. Mümkün mü? Tabii ki mümkün. 
Kurumuş, rüzgarın etkisiyle sağa solan savrulan, kimliklerini yitirmiş yapraklardan ders çıkarın. Siz siz olun hayatınız boyunca bu yapraklar gibi rüzgara göre yön değiştirmeyin. Kendi kimliğiniz olsun. Rüzgarın insafına bırakmayın kendinizi. 
 Benden söylemesi. Gerisi size kalmış. Yoksa “Güz Gülleri gibiyim, Hiç bahar yaşamadım, Ya sevmeyi bilmedim yıllarca, ya sevince geç kaldım.”  Diyen bu  şarkıyı dinler dinler ah çekersiniz.
Yitip giden canları anmak istiyorum izninizle. Doğdular, yaşadılar ve gittiler. Dönüşü olmayan yola girip kaybolup gittiler. Benim bildiğim, gördüğüm, tanıdığım kadarıyla rüzgarın götürmek istediği yöne değil, kendi doğruları yönünde, İnsan olarak, kendi kimliklerini yitirmeden yaşadılar ve öyle de gittiler. 2 günde 3 dostumuzu, yakınımızı kara toprağa verdik. Hazan mevsiminde.
LEVENT KABADAYI : Temiz, tertemiz, beyefendi kişiliği ile tanınan, yıllarca hilesiz, hurdasız, çalmadan, çırpmadan dürüstçe, Ahi esnafı olmayı başarabilmiş bir dostumuz, arkadaşımız yakalandığı hastalığa yenik düştü ne yazık ki. Erkenden ayrıldı aramızdan. Hiç kimse onu asık suratlı, insanlara yan yan bakarken görmemiştir. Hiç kimse onu birisine kötü söz söylerken, birilerinin arkasından atıp, tutarken görmemiştir. İnsan olarak yaşadı, insan olarak aramızdan ayrıldı. Allahtan rahmet diliyorum değerli dostum. Ailen başta olmak üzere tüm yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Mekanın cennet olsun.
İLHAMİ SEÇİLMİŞ : Temiz, tertemiz, beyefendi kişiliği ve hep gülen yüzü ile uzun yıllar Öğretmenlik yaptı. Onlarca öğrenci yetiştirdi. Dürüst ve Atatürkçü kimliği ile hep örnek öğretmenler arasında yer aldı. Kimseyi kırmadı, üzmedi, yanlış yapmadı. Hep kendi oldu, başkasına benzemek için uğraşmadı. Eşi uzun yıllar hasta yattı. Eşine baktı. Gencecik oğlunu çok erken kaybetti ve ondan sonra hayata küstü, keyfi kaçtı, gözlerindeki ışık söndü. Küstü ama kopmadı. Eşini de kaybetti, tümden yalnız kaldı. Yaşamaya devam etti ama öksüz, yetim, yalnız. Bu dönemde kardeşleri destek oldu. Nihayet geçti gitti, aramızdan ayrıldı. Benimde Amcamın oğluydu. Güle güle İlhami Öğretmen Allahtan rahmet diliyorum. Biricik kızın başta olmak üzere tüm yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Mekanın cennet olsun Emmioğlu.
HAKKI SEÇİLMİŞ : Bütün kayıplar acıdır. Yitip gidenler bir daha geri gelmez ama yitirdiklerimizin en acısı da Hakkı Müdür olu. Çok genç gitti. Yaşı henüz 54 dü. Tam bir beyefendi idi. Kimseyi kırmaz, üzmez, yanlış bir söz söylememeye özen gösterir. Çocukla çocuk olurdu. Devlete yıllarca onuruyla, şerefiyle hizmet etti. Polisti. Sınıfını bilmiyorum ama Emniyet Müdürü oldu. Memleketimizin çeşitli yerlerinde Emniyet Müdür Yardımcısı unvanıyla görev yaptı. Kimseye kul köle olmadı, kimsenin kuyruğuna yapışıp bir yerlere gelmek için çabalamadı. Sadece ama sadece bu millete, bu devlete hizmet için çalıştı
.        Onuruyla, şerefiyle  çok kısa önce Emekli oldu. Emekliliğiyle ilgili sorunlarla uğraşıyordu. Hiçbir hastalığı yok gibiydi. Ama Anasının dediği gibi, yarası derinde imiş, bizler görememişiz. Ani bir Kalp krizi aldı götürdü kuzumuzu. Babası da 57 yaşında aramızdan ayrılmıştı. Tabuta sığmadı. Öyle babayiğitti. Yeğenimdi. Düğününü ben yapmıştım. Ankara’daydı. Bana, “ Gürsel abi, patron sensin. Ben tam bir Kırşehir Düğünü istiyorum, bana öyle bir düğün yap demişti, öyle de yapmıştım. Olmadı Hakkı, hiç olmadı. Daha çok işin vardı. Ama ama ama. Elden gelen bir şey yok ne yazık ki. Böyle yazılmış değiştirme şansımız yok. Güle güle git Hakkı Müdür. Babana selam götür. Allahtan rahmet diliyorum. Çocukların, iki kuzun başta olmak üzere, herkese başsağlığı ve sabır diliyorum. Mekanın cennet olsun.
Tüm okurlarıma sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum. Çam ağaçları gibi dimdik ve ömür boyu yeşil kalmak dileğiyle. 
Galın sağlıcakla.