Çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar…
Nazım Hikmet
Bahar ve Yaz aylarını tükettik, Baharın sonuna, Hazan mevsimine geldik. 2024 yılının son aylarını yaşıyoruz. Etrafıma bakıyorum, Hazan mevsimi ile birlikte Pazar yerleri de ağırlıklı olarak kışlık öteberilerle dolu. ( Öteberi ney diye sorulursa her türlü mal ve malzemenin genel adı, daha doğrusu Kırşehircesi) Bağlar bozulmuş, Pekmezler kaynatılmış, guru-diri toparlanıp pazarlar gelmiş. Bir kısım Cevizlerde çırpılmış pazarlara gelmiş. Gerçi Ceviz için biraz erken gibi geliyor ama, bu yıl her şeyde bir gariplik var. Meyve sebze bu yıl bir ay kadar erken olgunlaştı gibi geliyor. Merkezde bir çok yerde cevizler çırpılmış durumda.
Bu yıl bir gariplik var dedim. Görüştüğüm, konuştuğum bir çok üretici,köylü,kentli vatandaş özellikle meyvelerden şikayetçi. Çürüme, kurtlanma, bozulma hat safhada gibi. Küçük bir örnek. Benim bahçedeki meyvelerin tamamına yakını kurtlandı. Elmaların yüzde doksanına yakını kurtlu ve çürük. Ziraatçi arkadaşlar mikrobik kurtlanma diyor. Hele hele bir ağaç Armut tamamen kurtlandı. Sanırım 100 kg. üzerinde çöpe attık. Elma hiç kalmadı. Olgunlaşmadan dökülenleri komşunun Koyunları yedi, çürümeden kurtarabildiklerimizi Sirke için doğradık, kışlık yok bitti. Bu ve bunun gibi örnekler ne yazık ki çok. Bir çok insan sıkıntılı. Hal böyle olunca da iyi meyve-sebze az olduğu için talebi karşılayamıyor, dolayısıyla da pahalı.
Zaten bir çok yerdeki, özellikle şehir merkezindeki Bağlarımız, Bahçelerimiz yok oldu. Geçtiğimiz yıllarda değişik vesilelerle kaleme aldığım yazılarımda üzülerek belirtmiştim. Hızlı, çarpık, bilinçsiz, plansız şehirleşmenin getirdiği yapılaşma, kişilerin ekonomik çıkarları ön planda tutması ne yazık ki bağlarımızı, bahçelerimizi, sulak alanlarımızı, sebze-meyve bahçelerimizi yok etti, etmeye de devam ediyor. Bunun sonucu olarak da elimizde beton yığınından başka bir şey kalmıyor. Elimizde kalan dört tane Bağ-Bahçe de soğuk vuruyor, dolu vuruyor. Eskilerin bir deyimi vardı. “El Elde-Baş başta.” O yok, bu yok dolayısıyla da öyle kış hazırlığı falan gibi kaygılarımızda ortadan kalkıyor doğal olarak. Ama gerek anadan babadan kalma, gerek mevcut olanı değerlendirmekten, gerekse görgü-görenekten gelen alışkanlıklardan Gış Gaydının çoğunu tamamlayanlarımız vardır. Ne hazırlardık eskiden, nasıl bir “Gış gaydı” görürdük? Neler mi ? bunlar; Geçtiğimiz yıllarda bir kez daha yazmıştım. İşte Gış gaydı.
Bulgur kaynatma ile başlayan hazırlıklar, Bulgur-Düğ çektirme, yarma döğme, Elma, Armut, Şeftali, Zerdali, Erik, Vişne, Dut gibi Meyve kurutma, Kayısı, Sarı erik, Çilek, Vişne, Şeftali gibi meyve Reçelleri yapma, Patlıcan, Fasülye, Dolma biber ( Tercihan Cemele, olmazsa Aydoğmuş da olur) Domates kurutma, Mantı kesme, Gış ekmeği yapma, Salça kaynatma, Peynir bastırma, Turşu kurma, Fasülye, patlıcan, Süla kabağı, Menemen vb. Konserve yapma gibi Gış Gaydı hazırlıklarının finalini genelde, Üzüm kurutma, hevenk örme ve Pekmez Kaynatma tamamlar. Pekmez en zahmetli olanlarından. Eskiden bağlar çok iken, üzümler fazla iken Pekmez de iki çeşit kaynatılırdı. Ağ bekmez, Gara bekmez gibi. Şimdilerde hepsi birden kaynatılıyor. Oda eline geçerse. Pekmezin içine ayva, kabak atılır onlar ayrı küplere konulurdu. Pekmezin ardından Köftür yapılırdı ki bence kış hazırlıklarının Gış Gaydının son noktası olurdu.
Bunları hazırlamak isteyenler, imkanları olanlar çoğunlukla tamamlamıştır. Yada son noktaya gelmiştir. Biz geçen hafta Pekmezi bitirdik, sırada Ceviz var. Her ikisi de eş-dost-konu-komsu-çoluk-çocukla yiyecek kadar var çok şükür. Kazasız belasız, sırığın-gücümüzün yettiği kadarıyla cevizi de çırparsak işlem tamam. Geriye üç dene kurtlu elma kalıyor, oda kendiliğinden dökülüyor zaten.
Eskiler derdi ki; Gış gaydını yapan öğünsün. Bakalım hayırlı;
Galın sağlıcakla.
BAHARIN SONU MEVSİM SONBAHAR
( Gürsel Seçilmiş )
Yorumlar