Mustafa Kemal Paşa’nın koruma işini de Topkapılı bizzat üzerine almıştı.

           Saraydaki her türlü konuşma Damat Ferit’in yaverleri ve hizmetçileri tarafından Topkapılı’ ya ulaştırılıyordu.

Ferit Paşa’nın yalısında General Harrington’un şerefine verilen yemekte tercümanın hastalanması üzerine Galip Bey tercümanlığı başarı ile yapmış ve İngiliz Generali’nin istediği cevapları verince hem Damat Ferit’in hem de General’in güvenini kazanmıştı.

             Üsteğmen Galip ile Ferit Paşa yalısında özel kalem müdürünün Nazan adındaki kızı birbirlerine aşık oldular. Galip Bey bu ilişkiden yararlandığında sadrazamın çalışma odasının anahtarı ve Osmanlının her türlü sırrı M.M Grubunun eline geçmiş oluyordu.

Damat Ferit Türk Milleti’nin bağrında yeşeren Kurtuluş Ordusu’nun karşısına Hilafet Ordusu’nu çıkarmıştı. Galip Bey büyük bir başarı gösterip;

Hilafet Ordusu’nun hareket planlarını ele geçirip Anadolu’ya bildiriyordu. Böylece Hilafet

Ordusu daha harekete geçmeden karşı tedbir alınıyordu. Galip Bey’in bu üstün başarısı kendisini tehlikeli bir duruma düşürdüğünden deşifre olmaması için Anadolu’ya çağrıldı. Ve Büyük Kumandanın yanında yerini aldı.

General Harrington istihbarat başkanlığına Yüzbaşı Bennet’i getirmişti. Bennet İngiliz hükümeti adına önemli işler yapıyor, bu da Topkapılı Cambaz Mehmet’in hoşuna gitmiyordu.Bunun üzerine Yüzbşı Bennet’e bir suikast düzenlendi.Bennet ölmedi ama bacağından aldığı darbe ile tedavisine İngiltere’de devam edildiğinden etkisiz hale getirilmiş oldu.

Bu olay üzerine Topkapılı ve arkadaşları idama mahkum edildi.Fakat Topkapılı’nın üye olduğu İngiliz Muhipleri Cemiyeti başkanı Papaz Fru bu kararı engellemiştir.

           Hafız Kemal,camilerde verdiği vaazlarla Mustafa Kemalin yapmış olduğu mücadelenin haklılığını vurguluyordu.Topkapılı memnundu, böyle din adamlarına ihtiyaç vardı.

          Topkapılı’nın İstanbul’da beş bin usta hırsızı görev başındaydı. Anadolu’ya tez elden top gönderilmesi gerekiyordu. Gelen raporlara göre Rami kışlası bu konuda gerçekten yararlıydı.Bir gece yarısı Fransızlar’ın gözü önünde Fransız askeri üniforması giymiş Türkler tarafından boşaltıldı.

M.M. Grubunun yapması gereken çok önemli bir şey kalmıştı:İstanbul’da Yunanlılar’a sürekli yardım eden 50 bin kişilik İngiliz ordusu tereddüte düşürülmeliydi, ama nasıl? Topkapılı: “arkadaşlar biliyorsunuz Anadolu’dan gelen bütün mektuplar İngilizler’in kontrolünden geçiyor. ”Eğer Anadolu’da Yunan ordusuna son darbenin vurulacağı haberi ile bir de İstanbul’da biraz kıpırdanmalar olursa İngiliz ordusu kıpırdamak istemeyecektir. Sonuç olarak bu plan tutmuştu.Türk ordusu Yunanlılar’ı İzmir’de denize dökmüştü. Ardından Mudanya Konferansı toplanmış İngiliz ve Yunanlılar’ın kolu kanadı kırılmış oldu.

          Mehmet Bey ve Nurettin Bey görevlerini yapmış olmanın huzuru ile Ankara’nın yolunu tutmuşlardı. Topkapılı Nurettin Bey’e “Tarih böyle bir zafer yazmamıştır.”,”Mustafa Kemal’le  Paşa 1918 yılında Şişli’deki evinde konuşurken büyük zaferin pırıltılarını görmüştüm. O zaman bana Mehmet, Çanakkale’de nasıl kazandıysak yine kazanacağız. Hele sizin gibi kahraman Türk evlatları oldukça ordumuzun yenilmesi imkansızdır.” demişti.

            Mehmet Beyi Mustafa Kemal Paşa karşıladı;hoş geldin,nasılsın bakalım diyerek elini uzatıyordu. Oturdular sohbet ederler.  Mustafa Kemal Paşa tarafından teklif edilen İstanbul milletvekilliğini “Bendenizi yakından tanırsınız. Koşum tutmaz bir insanım. Müsaade buyurun serbest kalayım” diyerek Paşa’nın teklifini kibarca reddeder. Mustafa Kemal de ; ”Hiç değişmemişsin Mehmet yine o eski Topkapılı Cambaz Mehmet!” der.

            6 Ekim 1923 günü büyük komutanın muzaffer ordusu İstanbul’a giriyordu. Topkapılı bu sahne karşısında sevinç gözyaşlarını döküyordu.