1960’lı yıllarda gramofonda taş plaktaki “Dambaşında sarı çiçek nenni de Feridem nenni” türküsü ile bizim odamızda cemaatin dinlediği bu türkü ile tanıdığım Refik Başaran, İç Anadolu’nun bağrında Ürgüp’ün eski ismi Damsa şimdiki ismi Taşkın Paşa olan köyünde 1907 yılında doğmuştur. 17 yaşında Fadime hanımla evlenip üç çocuk babası olmuştur. 1947 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesi yakınlarında bir çeşme başında kalp krizi geçirerek vefat eden Refik Başaran’ın cenazesi o günün şartlarında Ürgüp’e getirilemediğinden olduğu yere defnedilmiştir. Sonra 2000’li yılların başında torunları mahkeme kararı ile doğduğu köye eski ismi Damsa olan ve şimdiki ismi Taşkınpaşa’ya defnedilerek anıt mezarı yapılmıştır. İşte bu kısacık ömrü hem gurbet ellerde geçmiş hem de dünyaya adını duyurmadan gitmemiştir. Cumhuriyet döneminin ilk mahalli sanatçılarından birisidir. Sesi, yorumu, keskin hafızası ile dönemindeki hiçbir türküyü unutmamış ve derlediği türküleri yol arkadaşı olan sazıyla yorumlamış böylece ilk taş plağını İstanbul’da 1935 yılında okumuştur. Bizlere de nesilden nesile ulaşan o güzel türküleri bırakmıştır. Küçük yaşlarda başladığı saz çalma ve türkü okuma isteği onun 70’e yakın plak doldurmasını sağlamıştır.
Ürgüp, Köprüden Geçti Gelin, Karadır Kaşların, Gurbet Elleri gibi eserleri mevcuttur. Dilden dile dolanan türküleri ile düğünlerin aranan ismi haline gelen Refik Başaran, askerlik görevini Niğde’de yerine getirmiştir. Askerlik sonrası ününe ün katınca Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’da bir toplantıya çağırılmıştır. Ve Atatürk, zamanın önde gelen sanatçılarıyla yaptığı bu toplantıda Refik’e “Başaran” soyadını vermiştir.
Ve bende şiirimle diyorum ki refik diye ünlendin…
REFİK DİYE ÜNLENDİN
Sazın ile yeri göğü inlettin
Avazınla kulakları çınlattın
Türküleri taş plakta dinlettin
Aşkın ocağında pişip demlendin
Bu dünyada Refik diye ünlendin
Felek seni rüzgârıyla savurdu
Küçük yaşta divaneye çevirdi
Hasiretlik kor eyledi kavurdu
Aşkın ocağında pişip demlendin
Bu dünyada Refik diye ünlendin
Mecnun gibi yad ellerde kalınca
Sazlarını dertli dertli çalınca
Atatürk’ten soyadını alınca
Aşkın ocağında pişip demlendin
Bu dünyada Refik diye ünlendin
Dam başında sarı çiçek çığırdın
Ninnileri Feride’ye ayırdın
Sen Ürgüp’ü dört bir yana duyurdun
Aşkın ocağında pişip demlendin
Bu dünyada Refik diye ünlendin
Kara sevda ile yola düşerek
Ayaş yollarından engel aşarak
Dostlarınla muhabbette coşarak
Aşkın ocağında pişip demlendin
Bu dünyada Refik diye ünlendin
İbrahimim son veriyom sözlere
Dinleyenler hayran kaldı sizlere
Nice eser bıraktın sen bizlere
Aşkın ocağında pişip demlendin
Bu dünyada Refik diye ünlendin.