YAŞANMIŞ OLAYLAR MI? YAŞANACAKLAR MI?
Yaşanmış olaylar olayın kahramanlarının hikayesinin sunulduğu; kimilerine ders, kimilerine nasihat olacak paylaşımlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yaşanmış olayların kahramanları vardır. Mağdurları vardır. Birde ders alması gerekenler vardır.
Hayat iyi-kötü, güzel-çirkin, dürüst-yalancı, temiz-kirli devam ederken birde rolünü ezber edip oynayanlarla güle-oynaya bazen de matem havasında geçer.
Hayat güne neşeli başladığınız bir anınızdan, parçalı bulutlu, yağmur, kar gibi afatların günümüzde iç içe yaşandığı doğal afatlar gibi bizi de gün içinde bu afatlara ruhi, maddi ve manevi bir yaşam şekli olarak; kendisine köle yapabilir.
Hayatın içinde güzel yaşam ve insanca yaşam için rol paylaşımları da olur. Kişi kendisine verilen rolü en iyi şekilde oynarsa iyi bir artist, oynayamaz sa. Kötü bir adam olur.
İnsan bunlara oynamaya veya yaşamaya mahkûm mu?
Yaşanacaklara gelirsek; içinde bulunduğumuz ortamı bir gemiye veya uçağa benzetirsek. Bu geminin bir kaptanı, kaptanında birçok yardımcıları olduğunu görürüz. Bunların vazifesi denizde gemiyi istenen istikamete çizilen rotalar dahilinde varış istasyonuna götürmek. Birde gemide yolculuk yapanlara hizmet edenler var ki! Bunlarında vazifesi yolcuları en iyi şekilde geminin sahibinin koyduğu kurallar dahilinde müşterileri gemi yolcularını memnun etmek.
Hayatı da bir gemiye benzetirsek; geminin kuralları, rotaları gibi insanında yaşam gayelerine ulaşmak için kabiliyetlerini olduğunu hep biliriz ve yaşarız.
İçinde bulunduğumuz toplulukta bir misafir olduğumuzun bilinciyle hayat yolculuğuna devam edersek…
Herkes kamarasını temiz tutarsa ne olur.
Güzellikleri hayatımıza rehber edersek toplu yaşamanın kurallarına uyarsak, ruhumuzdaki kötülükleri frenlemeye çalışırsak; iyiye güzele yelken açmış olamaz mıyız?