Şimdi ise bazı kişilere makam mevkii verildiği zaman koltuğa otururken koltuğun gücü adına!

Diye koltuğa oturuyorlar.

Oturdukları koltuğun ağırlığında ezilenler olduğu gibi, koltuğa ağırlığını verenlerde var.

“Kişiliklerini koltuktanlar alanlar makamdan sonra kişiliksiz kalırlar” sözü ne kadar güzel.

Makamlar, koltuklar ancak hizmet için vardır.

Makamlar, güç verecek kişilere verilir ancak makama gelen gücünü koltuktan alıyorsa böyle kişiler yok olmaya mahkûmdur.

Böyle insanlar nereden geldiklerini unutup, oturdukları koltukları tapulanmış gibi davrananlardır.

Halk arasında makam sahibi kişiler için kullanılan sözler vardır ki; bu sözler üzerinde şöyle düşündüğümüzde ne kadar doğru olduğunu hepimiz kabul ederiz.

Oturduğu koltuğu dolduruyor.

Koltuğun içinde yok olmuş.

Şuna bak koltuğa hiç yakışıyor mu?

Oturduğun koltuğun hakkını veriyor… Vb.

Güçlerini bulundukları makamdan alanlar...

O makamlar gittiğinde sizde bir canlı yaşayan fanı olacaksınız

İnsanların koltuğa verdiği ağırlık, birde koltuktan aldıkları ağırlık vardır.

Makamdayken koltuktan aldığı ağırlık makamdan indiği zaman hiçbir değir olmayandır.

Birde makama ve oturmuş olduğu koltuğa değer katanlar vardır.

Bunlar bulundukları makamdan indiğinde insanların onlara olan teveccühleri hala devam ediyorsa o zaman saygınlınız var demektir.

Bence gelin bulunduğunuz makamlara kişiliğiniz ve adamlığınızla güç verin makamınızdan güç almayın eğer makamınızdan güç almanız gerekiyorsa o gücü hakka ve halka hizmet yolunda önünüze çıkarılan engelleri aşmakta kullanın.

“Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmiş.

Elinde bir kâğıt ve kahve bardağı ile kürsüye çıkıp konuşmasına başlamış. Fakat kafasının başka yerde olduğu izlemini veriyormuş.

Daha bir iki cümle söylemiş ve birden durmuş.

Kahve bardağından bir yudum almış ve sonra bir süre bardağı kaldırıp ona baktığında.

Derin bir nefes alarak katılımcılara doğru.

“Biliyor musunuz şu anda ne düşünüyorum?’’ diye sormuş.

’’Bu konferansta geçen yıl hem de aynı kürsüde konuşmuştum.

O zaman tek bir fark vardı.

Hala bakanlık görevim sürüyordu.

Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı.

Havaalanın da beni bir makam aracı ve escort araba bekliyordu.

Beni önce bir otele götürmüşlerdi.

Otel müdürü otelin kapısında karşılamış ve beni kral dairesine çıkarmıştı. Ertesi sabah otelin lobisinde benim odamdan inişimi bekleyen bir heyet vardı.

Beni yine aynı makam aracı ile bu salona getirmişlerdi.

Özel bir kapıdan içeri alınmıştım.

Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir fincanda kahve ikram etmişlerdi.

Daha sonra beni salona aldılar ve en ön sırada tarafıma ayrılan yere oturttular fakat bu yıl maalesef karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum’’ dedi ve konuşmasını bir anda keserek biraz durakladıktan sonra.

Değerli katılımcılar, dün ben buraya ücretini kendi ödediğim uçak bileti ile geldim.

Beni havaalanında kimse karşılamadı.

Otele dolmuş taksi ile geldim.

Kapıdan girerken güvenlikten geçtim.

Kimlik belgemi alıp listede ismimin olduğuma emin olmadan salona almadılar.

Daha sonra bulabildiğim bir koltuğa oturdum.

Canım kahve istedi.

Görevliye sordum, bana dışarıda kahve makinası olduğunu söyledi. Salondan çıktım ve elimde gördüğünüz şu kâğıt bardağa makineden kahveyi kendim doldurdum.’’ Deyince katılımcılar gülüşmeye başlamışlar fakat o konuşmasına devam ederek.

‘’Değerli katılımcılar sanıyorum geçen yıl porselen fincandaki kahve bana sunulmamış.

Makamıma sunulmuştu onun için bakmayın aslında benim asıl bardağım işte bu deyince birden kendisine gülüp alkışlayan katılımcılara kahve bardağını kaldırarak ‘’Sayın katılımcılar size verebileceğim bugünkü en iyi ve anlamlı ders işte bu ”demiş.

Unutmayın ey makamlarda güç alanlar bir makamdayken size yapılan bütün o övgüler, hizmetler ve avantajlar rütbeniz ve makamınız içindir.

Yani size ait değildir.

Bir gün makamdaki göreviniz bittiğinde porselen kahve fincanınızı sizden alıp yerinize gelen halefinize verirler ve siz yine şimdiki gibi kâğıt bardağa kalırsınız.

Şunu iyi bilin ki hepimiz biriz bu makamların hepsi gelip geçici onun için hepimizin bardağı aslında hep bu kâğıt bardak olmalı değil mi?