Türkiye’nin en önemli nehirlerinden biridir Kızılırmak. Ülkemizde en uzun akarsu olma özelliğine sahiptir ve kaynağı Sivas ilimizin İmranlı ilçesi Kızıldağ Bölgesinde başlamaktadır. Uzunluğu 1.355 km’dir. Kayseri’nin Karasu, Delice Irmağı ve bazı çayların karışımı ile yüksek bir su debisine sahiptir. Kızılırmak Nehri UNESCO tarafından 15 Nisan 1998 yılında “Dünya Mirası Sit Alanı” olarak belirlenmiştir.

Ve bende şiirimde Kızılırmak Nehri’ni anlatırken acımasızlığı ve rengine dem vurdum, coşan suyundan da aldığı canlardan ve ardında sağ bırakmadıklarından da. Kızılırmak türküsünü yazdıran olaydan, tekrar edilmiş birçok kederden bahsederken Toklumenli Âşık Sait’in oğlu Nuri de tekrara düşen bu kaderden payını almıştır. Kızılırmak’ta bindikleri salın devrilmesi sonucu Aşık Sait’in oğlu Nuri ve yeğeni Zilfi ölmüştür. Âşık Sait’in, oğluna olan özlemini ve Kızılırmak’a olan sitemini ele aldığı destanı kuşaktan kuşağa okunarak Kırşehir abdalları tarafından seslendirilmiştir ve Âşık Veysel de zamanın birinde “Kızılırmak Seni Seni” diyerek yazdığı bir şiiri seslendirdiği bir türküyle Kızılırmak’a oda sitemini belirtmiş:

“Kızılırmak etrafın dağ mıdır?

Eteğinde mor sümbüllü bağ mıdır?

Aman haber verin de Nuri’m sağ mıdır?

Nuri’mi kenara çal Kızılırmak”

diyerek güzel bir bozlak olmuştur. Kızılırmak’ın bıraktığı acılar anlatmakla bitmez. 1930’larda bizim köyde bir de kayık batırıp altı kişinin ölümüne sebep olmuştur. O Kazadan sonra zamanın iktidarı Şereflikoçhisar, Sarıyahşi,  Çıkınağıl’ın ve o Kızılırmak’ın öbür geçesindeki köylerin Kırşehir’e ulaşımını sağlamak için Çıkınağıl ve Kırşehir Köprüsünü yapmıştır. O köprü Hirfanlı Barajı bağlanınca barajın altında kalıp ulaşım tekrar kesilince şimdide Sıdıklı ve Sarıyahşi Köprüsü yapılmıştır. Bende ırmağın öbür geçesinden olan bir Bektikli olarak şiirimle işte Kızılırmak diyorum.

 

KIZILIRMAK

 

Çıkar gelir Kızıldağ’dan Zara’dan,

Kızıl toprak getirir hep oradan,

Kıpkırmızı akar gider buradan,

Suyuda kan gibi al Kızılırmak.

 

Sivas’tan başlayıp Samsun’a aktın,

Nice canlar alıp çok ocak yaktın,

Bazen azdın, coştun, çevreni yıktın

Dur gayri insafa gel Kızılırmak.

 

Çok can aldın, acep derdin ne idi?

Acımadan boğdun, nice yiğidi

Nuri için sen ağlattın Sait’i,

Çok intizar aldın, bil Kızılırmak.

 

Düğün alayının kestin yolunu

Ters çevirdin kayığını, salını

Acımadan aldın, gittin gelini

Bu da sana artık zûl Kızılırmak.

 

Eriyince karlar; taştın, köpürdün

Bizim köyde bir de kayık batırdın

Beş altı kişiyi alıp götürdün

Unutmadık bunu, bil Kızılırmak.

 

Her zaman tattırdın böyle acıyı

Yetim koydun çoluk çocuk, niceyi

Hep ağlattın anaları, bacıyı

Akan gözyaşını sil Kızılırmak.

 

Ağzına set ile çok gem vuruldu

Üzerine köprü baraj kuruldu

Kızıl akan suyun berrak duruldu

Şimdi deniz gibi göl Kızılırmak.

 

İbrahim der kenarına varmayın

Alır gider, yakınında durmayın

Yüzme bilmiyorsan suya girmeyin

Dönüşü olmayan yol Kızılırmak