1-Rüzgargülü rüzgara dedi ki, ne kadar sıkıcı ve tek düzensin? Yüzümden başka bir yere esemez misin? Bana tanrı vergisi olan dengemi bozuyorsun ve rüzgâr cevap vermedi, sadece boşluktu güldü.

İnsan ilk kez toprağı kazıp içine tohum ektiğinde, medeniyet başladı. İnsan toprağa ektiği tohumlarda güneşin sevgisini gördüğünde, din başladı. İnsan güneşi, bir şükran ilahisiyle yücelttiğinde, sanat başladı. İnsan toprağın ürününü yiyip sindirdiğinde, felsefe başladı. Sedef, ancak denizin görüşüyle inci olur. Ve kömür, zamanın görüşüyle elmas olur.

2- Artık bir bahçıvan olmayacak olan bankerin hali ne üzücüdür. Gözlerindeki nefreti dudaklarındaki iptal gülümsemeyle kapatmaya çalışan kimse ne ahmaktır. Elbiseni ona kirli ellerine silene ver. Belki o gereksinim duyabilir o elbiseye; ama senin artık ihtiyacınız olmaz.285

3- Deli de senin benim kadar müzisyendir. Ne var ki, onun çaldığı aletten melodi sesi gelmiyor. Ve deliliğimde hem özgürlüğü hem güvenliği buldum; yalnızlığın özgürlüğü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeylere tutsak ederler çünkü. Karnı aç olana şarkı söylersen, seni midesiyle dinler. S-251

4- Eğer ağzın yemekle doluysa, şarkı söyleyemezsin. Ve altınla doluysa elin, kaldıramazsın onu şükür için. Derler ki, bülbül aşkının şarkısını söylerken bir dikenle bağrını delermiş. Hepimiz onun gibiyiz. Başka türlü olsa nasıl şarkı söyleyebilirdik? Dahilik, geç gelen baharın başında bir kuşun söylediği şarkılardır. S-250

DERLEYEN

Fazıl Yükselen

E; Vergi Denetmeni