En mükemmel kanun , onu tatbik edenin aciz, bilgisiz veya kötü niyetli olması karşısında durur, işlemez. Şu halde cemiyeti fena durumdan korumak için olağan ve olağan üstü bütün kanunların anlayışı bir kafa iyi ve dürüst bir irade ile tatbiki lazımdır. Kanunları tatbik edenler hakimler ve idarecilerdir. Fakat kanun kaidelerini tatbikle mükellef olan hukukçu mefhumu içine yalınız hakimler ve idareciler değil mesela noterler ve avukatlar da girer. Avukatlık kanunu avukatları amme fonksiyonunun elemanları arasına sokmuştur.
Hakiki manasında hukukçuluğun ilk şartı, tatbik edilecek kanun hükümlerini ve bunlar arasındaki münasebetleri iyi bilmektir. Fakat bununla iş bitmez. Kanun maddelerini ezberlemekle hukukçu olmaya imkân yoktur. Hakiki hukukçu aynı zamanda cemiyeti tanıyan, onun ihtiyaçlarını bilen iktisadi gidişi ve sebeplerini takip edebilen adamdır. Hakiki hukukçu aynı zamanda bir sosyolog hatta bir psikoloktur.
Burada, bahse konu hukuksal deyimler asla ve asla şahsime ait olmayıp Duayen hukukçumuz Ord. Prof. Dr. Veldet Velidedoğlu’nun “Türkiye’de Üç Devir” adlı eserinden bire bir noktasından virgülüne kadar bu köşeye taşınmıştır. (1932-1972)
Hal böyle iken bende şu ibareleri ilave etme ihtiyacını duymuş bulunmaktayım. Adaletin yarısı vicdan diğer yarısı ise hukuktur. Nasıl ki insanın ömür boyu yaşamımızda su ve ekmek ne ise hukukta insan hayatının üçüncü unsurudur.
Fazıl YÜKSELEN
E: Vergi Denetmeni