Eylül ayı geldiğinde hep bir hüzün tutar yüreğimi.

Bir yakın dönemin acı hatıraları canlanır gözlerimde.

Sağın sola, kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir ay bu ay…

Kimi ölmemek için yıkılan duvarı siper ederken kendini, kimi de dört taraftan gelen kör kurşunların altında kalıyordu.

Ortalık tam bir ateş alanı.

Kimi oğlunu kimi eşini kimi babasını kaybetmişti.

Ölüm anında herkesin sevdikleri geliyordu gözlerinin önüne…

Ne diye öldüreceklerdi insanlar birbirlerini?

Şehirleri ikiye bölmüşler,yarısı sağcı diğer yarısı solcu…!

Sağcılar solcuların olduğu yere, solcularda sağcıların olduğu yere geçemiyorlardı. Geçen ne sebeple olursa olsun ya linç ediliyor ya da öldürülüyordu. En kötüsü de öz kardeşini bile öldürecek kadar yapılan bu caniliğe her iki kesimde adına dava idealizm diyordu...

Lanet olsun sizin Ülkünüz, lanet olsun dava ve idealiniz…

Kardeşi kardeşe vurduran bir zihniyet dava ve idealizm olmaz olmamı...

Neredeyse 40 yıla yaklaşmış ve insanlar hala bir birlerine sağcı solcu diye yafta vuruyor.

Bir evde iki kardeşin biri sağ diğeri sol görüşlü olabiliyordu. Ülkenin üzerine çöken karabulutlar ve dış güçlerin oyunu tam anlamıyla eylülde tutmuştu.

Bu suçsuz insanlar öldürülünce düzen değişecek, umutsuzluklar umuda,

mutsuzluklar mutluluğa mı dönüşecekti?

Dört bir yandan kurşun yağıyordu masum gençlerin üzerine.

Eylül sadece bununla da kalmamış nice yiğitleri işkence ve idam sehpalarında şahadete götürmüştü.

Mustafa Pehlivanoğlu, Ömer, Ercüment, Ramazan Turhan, Süleyman Özmen, Dursun Önkuzu, bunlardan sadece bir kaçı…

Bir çoğununda isimleri cisimleri unutulmuş.

Gencecik fidanlar hayatların baharında soldurulmuştu.

Yazılar şiirler anlatamaz bu soğuk eylülü…

Yargılama olmadan infaz edilen onlarca can vardı bu eylülde..

O günün ikiyüzlüleri sahte kahramanları hala vicdan azabı çekmiyorlar.

“Bir sağdan bir soldan astık dengeyi sağladık” diyecek kadar alçaklar bunlar.

Ama herkes emin olsun bu ülkede artık ne darbe nede kardeşi kardeşe kırdıramayacaklar.

Ben bu yüzden eylülleri sevmiyorum.

Çünkü eylüller bana acı hüzün ve göz yaşını hatırlatıyor…