Çoban her gün koyunları sayar, çelteğe teslim edermiş.

"çeltek çırak manasında" Çeltek çobanın kendine tarif etiği yerlerde koyunları otlatırmış...

Çoban çelteğin yetiştiğine inanarak, bundan sonra bu sürü senin, istediğin gibi, istediğin yerde otlat ama demiş! 

Filanca vadiye dikkat et orda kurtlar var.

Filanca dağda uyanık ol. Orada hırsızlar var.

Birde şu köpeğe dikkat et. Bu köpek yalı çok sever. Kim ona yal verirse onun hizmetine girer.

Yeni çoban (çeltek) bunları tek tek kafasına not etmiş.

Bir gün hava kararmış, fırtına yağmur, dolu hep birbirine karışmış, çeltek ‘yeni çoban’ söylenenleri birden unutup vadideki kestirme yola koyunları sürmüş.

Koyunlar çobanın önünden akmış gitmiş.

Ne kadar kolay oldu demiş, birde bakmış ki! Koyunların yarısı telef olmuş.

Yarısını kurda kaptırmış, kalanı dağa sürmüş, hırsızların yalını yiyen köpek sessizliğe bürünmüş, koyunların bir kısmı da hırsızların eline geçmiş.

Fırtına dinmiş, eldekilere bakmış, usta çoban aklına gelmiş.

Bir bildiğin vardı.

Adın bir bilendi.

Ben seni nereden bulayım demiş.

Köye gelmiş çobanı ararken, rahmetli olduğunu öğrenmiş.

Nasihat demiş. "Us ile uslanmayanın hakkı kötektir" nasihatine muhatap olmuş.

Sonrada kendine demiş; “zararın neresinden dönersen kârdır.”