Siyaseti meslek halin dönüştürmüşleri sevmiyorum dersem bana kızar mısınız?
Bakınız meslek edinmişleri diyorum.
Siyaset kimine göre meslek kimine göre hizmet içi araç bunu söyleyen dahi kimse inanmıyor.
Bana göre hastalık.
Üstelik öldürmese de vücutlarından siyaset virüsünü atan neredeyse hiç yok gibi.
Tıbbı tedavisi de yok gibi.
Virüs vücuda yerleşti mi taşıcıyı olarak vücutta sürekli ikamet ediyor ve % 99 undan ancak ölüm ayırabiliyor.
Siyasetin içinde Uçkurunu tutamayanları, sandalye ile gelenleri tabutla çıktılarını gördük.
Nasıl bir bağımlılıksa ölüm ancak götürüyor.
Siyasette meslek kazanan ilkesizler, dürüst insanların siyasette yükselmelerini önlediler.
Kendileri gibi olanların sayısı her yıl daha da artıyor!
Mesleği siyaset olmuş öyle insanları tanıyorum ki.
Yıllardır bu şahıslar bu meslekte yaşlandılar.
Arkasında gelenlerde onlar gibi yaşlanıyor.
Yeter artık bu mesleği devrediyorum diyen olmuyor.
Siyasi mesleğin emeklisi de yok.
Mesleğinin gereği iktidarda yer bulamadıysa başka partide kendine bir yer edinmek için çabalıyor.
Rozetini taktığı partide sadıkmış gibi durur.
Meslek edinmişlerin ilkesi olmadığında partisi de olmuyor.
Dünyanın en kötü mesleği, en kötü işi nedir diye sorsalar hiç şüphesiz
“Siyaset” cevabını verirler..
Kimi insanlar siyaseti meslek olarak görmeyebilirler, ancak günümüze baktığımızda siyaseti meslek haline getirmiş birçok insanı görebiliriz.
Günümüze baktığımızda sırf koltuk sahibi olmak için hatta bir partide delege olabilmek için bir sürü ayak oyunları dönebiliyor.
Seçimler yakınlaştıkça ayak oyunlarını daha net görüyoruz.
Her seçimde meslek sahipleri aday olmak için önce medyada daha sonra sokaklarda.
Bunlar siyaseti meslek edinmiş çantalı ya da takım elbiseli boynu kravatlı takımı.
Yeri geliyor partilerin il ve ilçe başkanları bile tarafsız olması gereken yerlerde taraf olabiliyorlar.
İşte bu yüzden dünyanın en kötü mesleğidir siyaset.
İşte bu yüzden dünyanın en kütü işidir siyaset.
Mesela siyasetçiler hep şu sözlerle karşımıza çıkarlar:
“Milletimize hizmet için aday oluyorum…”
İyi güzel de talip olduğunuz göreve seçildiğiniz de milleti unutuyorsunuz…
Sizleri İlinizde gören olmuyor.
Memleketinize geldiğiniz görülmüyor.
Millet ne yiyor, ne içiyor, kış mevsiminde nasıl yaşam savaşı veriyor, oralı bile olmuyorsunuz ve hemşerim dediğiniz insanı unutuyorsunuz…
Şu yaşıma kadar gördüğüm siyaset hep “Menfaat” için yapılmıştır…
Hep bir “Koltuk” sahibi olabilmek için bunca düşmanlık olmuştur.
Ne gerek var bir koltuk için kardeşinle, arkadaşınla, dostunla ve komşunla kötü olmaya…
Önce Allah’la sonra Arkadaşımla, komşumla ilişkilerim kötü olacaksa batsın böyle siyaset diyorum, başka da bir şey söylemiyorum…