Kendisi de bir şair olan ve çok güzel aruz şiiri yazan geçmişteki Kırşehir Valimiz Necati Şentürk ile Kırşehir Kent Konseyi’ndeki bir toplantıda İbrahim bendeki tahsil sizde olsa daha güzel şiir yazarsınız sözü ile ve bende hayır sayın valim bu fikrinize katılmıyorum. Şairler şair olarak doğar. Şairliğin mektebi yoktur. Ve Kent Konseyi Başkanı Tahsin Üçgül’ün vermiş olduğu şairliğin mektebi yoktur ayağı ile atışmaya başladık.

Ve Sayın Valim şairliğin ilim, irfan, eğitim işi değil Hak’tan gelen bir yetenek olduğunu söyleyerek ve ekledim; “Sayın valim ben bu söylediklerinize katılmıyorum. Bakın Bedri Rahmi Eyüboğlu ne demiştir;

Şairim                                                                                                                                                                                                  

Zifiri karanlıkta gelse şairin hası,

Ayak seslerinden tanırım

Ne zaman bir köy türküsü duysam

Şairliğimden utanırım…’’ 

 

Şiir, şair doğunca şiir olur. Okumakla öğrenilmez çünkü yüreğin dile getirdiği mısraları, heceleri hiçbir eğitim bir dörtlük haline getiremez. Veysel’in kalp gözü, Muharremin bozlakları, Neşet Ertaş gibi bir ustanın sazı, sözü ne de bir ‘Zahide’yi’ Araboğlu’na yazdıran hiçbir zaman eğitim öğretim olmamıştır. Gönülden akan duyguların halkın anlayacağı dil ile çevrilmesi ile herkes yazılanlarda kendini bulmuştur. İşte, şair doğunca şiir olur. Şairliğin mektebi yoktur efendi.” diyerek sözlerimi tamamlayarak Sayın Necati Şentürk ile atışma bu şekilde başlamıştır. Edep, adap çerçevesinde atışmaya başladık.

 ‘Şairliğin Mektebi Yoktur Efendi’ isimli şiirini edep çerçevesinde işleyerek Vali Bey ile güzel bir atışma örneği ortaya çıkmıştır. Atışma gereği birbirimize edep dahilinde dörtlükler söylemeye devam ederken Vali Bey atışmanın son dörtlüğünde;

 “Hece de iyisin İbrahim Düğer

Vali Baba seni her daim över

Biraz da çizmeyi aşmazsan eğer

Başıma taç eder taşırım”

diyerek adeta kabullenmiş oldu.

bu atışma Kırşehir Kent Konseyi tarafından tablo haline getirilerek Vali Bey’e ve şahsıma takdim edilmiştir. Ve bende yine sözümde duruyorum. Şiirimle diyorum ki şairliğin mektebi yok efendi…

 

ŞAİRLİĞİN MEKTEBİ YOK EFENDİ

Şairler şiire doğarken başlar

Hak’tan alır ilhamı çok efendi

Okumakla öğrenilmez bu işler

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Ağzından mısralar, hece dökülür

Kafiyeler sıra sıra sökülür

Dörtlük olur kule gibi dikilir

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Veysel kalp gözüyle âleme baktı

Muharrem Neşet’te diploma yoktu

Türküsü mızrabı yürekler yaktı

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Âşık Hasan ümmi idi, yazardı

Araboğlu Çiçekdağ'da gezerdi

Zahide’ye âşık name dizerdi

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Ferhat gibi dağlar delip kazarlar

Yunus gibi diyar diyar gezerler

Şiirleri halk ağzıynan yazarlar

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Onların işi hakla hukukla

Öğrenmek istersen gönlünü yokla

Beyim o bilgiyi kendine sakla

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Tartışırken mesafe koy arana

Sözleriyle tuz basarlar yarana

Söndürürler üfleyince çırana

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Serbest hece sözlerinde öz olur

Notalanır gönüllerde haz olur

Fakültede eserleri tez olur

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Bilmediğin konulara asılma

Başımıza birde ahkam kesilme

İlim yaptım diye öyle kasılma

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Doğru otur iş alırsın başına

Dayanaman şairlerin taşına

Benzemez bu valiliğin işine

Şairliğin mektebi yok efendi

 

Eleştiri hoş değilse gülerim

Dikkat almam hafızamdan silerim

Ömür boyu başarılar dilerim       

Şairliğin mektebi yok efendi

 

İbrahim’im der ki nettim neyledim

Bu fani dünyada gönül eyledim

Vallahi ben gerçekleri söyledim

Şairliğin mektebi yok efendi

 

“Oğlum Bak Git ”

 

Dev ile güleşme İbrahim Düğer

Şiirle kelleni uçurturum ben

Güleşle yenilmiş deve misali

Seni Kırşehir'den kaçırtırım ben

 

Dinle bu sözümü işit efendi

Cehl ile öğünmek şeytanın fendi

 Neşet irfan ile nefsini yendi

Seni kör kuyuya düşürtürüm ben

 

"İkra" emri kime düşün bir anlık

 İlimsiz yolların sonu karanlık

İlimle saadet bulur insanlık

Çuvalı başına geçirtirim ben

 

Şeriat, tarikat, hakikat nedir?

İlim, Hikmet nedir? Marifet nedir?

Ahilik ne demek? Fütüvvet nedir?

Sana hece hece içirtirim ben

 

Ergenekon nere göster çıkalım

Seyhun, Ceyhun gibi dertli akalım

Kızılelma nere söyle bakalım

Meclislerde hacil düşürtürüm seni

 

Hecede iyisin İbrahim Düğer

Vali Baba seni her daim över