Nakit parayı toplum hayatından çıkartmak isteyenlerin temel argümanları özetle böyle. Ancak esas sebep farklı, topyekun insanlığı daha ziyadesiyle kontrol altına almak, tek merkezden kontrol etmek ve insanların hürriyetlerini kısıtlamak . Danimarka ,Norveç ve İsveç 2016 yılından itibaren nakit para yerine kademeli olarak elektronik ödemeye geçiş yapmışlardı.2013 yılından beri İsveç Swedbank ve Nordea Bank başta olmak üzere İsveç’te bulunan toplam 1600 bankadan 900’ü sisteminde nakit para bulundurmuyor yada nakit mevduat kabul etmiyor. Söz konusu bu ülkelerde bazı lokantalar,Petrol istasyonları, toplu taşıma vasıtaları, müzeler de nakit para kabul etmiyorlar.
İlginçtir geçen yaz gittiğim ve 10 ülkeyi gezdiğim Avrupa’da çoğunlukla nakit para kabul edilmiyor, kredi kartı isteniyordu. Bunun bir sonraki adımını tahmin etmek zor olmasa gerek.( SANAL PARA)
Şayet sistem sanal para üzerinden kurgulanırsa paranın üzerindeki devlet tekeli/kontrolü özel finans şirketleri, özellikle de Facebook gibi teknopoli şirketlerinin kontrolü altına girecek… Bu durumda ise tamamen devletler üstü/ulus üstü teknoloji şirketlerinin /küresel elitlerin elinde bir para gücü oluşturacak.Sanal para aynı zamanda, istedikleri servis ücreti vb gibi muhtelif tarifler altında vergilendirilecek. İnsanların bin bir sıkıntıyla kazandıkları paraların da garantisi kalmayacak. Bir tuşa basılarak sanal/dijital ödemeler ve/veya hesaba erişim anında dondurulacak.
Diğer bir vahamet sanal para/dijital para kullanarak ödeme ile beraber oluşabilecek siber saldırılar ve sebep olacağı yıkımlar. Nakitsiz toplum planının organizatörleri zaten günümüzde bankacılık ve finans sistemine hakim olan seçkin oligarklar.Önümüzdeki dönemde bankalar kademeli olarak nakit parayı kabul etmeyerek insanları sanal paraya geçmeye mecbur bırakacak. Bu durum yeni dünya düzeni peşindeki güç simsarlarının çok tehlikeli bir manipülasyonu ve milletler için büyük tehlikeler getireceğine ve küresel finans kuruluşlarının bu oyunun perde arkasında olduğuna dikkat çeken batılı düşünürler vardır. ( Brett Scott) gibi.
Sanal paranın karanlık dehlizlerinde gerçekleştirilen dijital ödemelerde teknik bir arıza olursa siber güvenlik hangi ölçüde sağlanabilir? Böyle bir teknik arızanın bilerek
yapılması mümkün olduğu gibi bir siber saldırı ile de yapılabilmesi her daim ihtimal dahilindedir.Nakit paranın tamamen ortadan kaldırıldığı bir finans sisteminde bir tuşa dokunularak insanların parasal tasarruflarını saniyeler içinde buharlaştırılabilir. Nitekim Ülkemizde yakın zamanda yaşanan “Thodex” başta olmak üzere kripto para vurgunlarını hatırlayalım.
Banknot para sisteminin cari olduğu bugünün dünyasında “merkez bankalarının bağımsızlığı” mavralarıyla merkez bankaları BIS (Uluslararası Ödemeler Bankası (İngilizce: Bank for International Settlements (BIS)), 1930 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde kurulan uluslararası finans kuruluşudur. Üye ülkelerin merkez bankalarının rezerv politikaları konusunda koordine olmalarını sağlamak, ayrıca merkez bankaları arası para transferlerinde aracı olmak gibi görevleri vardır.Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 55 üye ülkesi vardır. Merkezi hâlâ Basel'de bulunur, ) üzerinden önemli ölçüde kontrol edilmektedir. Sanal para sisteminin merkez bankalarıyla milli devletlerin para basma hürriyetleri elinden alınarak ulus devletler kontrol altına alınabilir. Geniş halk kesimleri açlığa mahkum edilerek bölgesel ve küresel istikrarsızlıklar çıkarılabilir. Her neviden ödeme kontrol altına alınıp gözetleneceğinden hiç kimsenin mahrumiyeti kalmaz. Kredi kartları ile ödeme gelişmiş ülkelerde oldukça yaygın. Mesela ABD’de 2016 yılında nakit ödeme oranı %11 iken kredi kartı ile ödeme ve benzerleri %89..