Arkadaşımla telefonda konuşurken bu hafta köşe yazımda kırdığı yerden kırılanlar üzerine bir deneme yazayım diye düşündüm ve dillendirdim.Tâ ki son dakika haberi olarak kömüre ömrünü yakanları görene dek!Tarih,14 Ekim 2022.Bu gün kırk bir eve kor düştü.Ülkece yürekler yandı maden şehitlerine.Ben durdum, gözyaşlarım aktı,kalemim yazdı.

Yıl 1994,ilkokul Türkçe kitabımda bir hikâye.Zonguldaklı Uzun Mehmet'in kara elması bulma hikâyesi.Hikâyede dere kenarında bulduğu siyah taşların ocakta yandığını fark etmesi üzerine, kömürün bulunması anlatılıyordu.Köyüm bir dağ köyü olduğu için daha çok kozalak ve odun kullanıyorduk o zamanlar.Soba yanarken mis gibi çam çırası kokardı.Kömürün kokusu hep ağır gelmiştir bana.Kömür için ömür verenleri bilmeden daha!..

Zonguldak,Soma,Ermenek, Bartın.... Güneşi görmek için karanlığı kazanların öyküsüymüş aslolan.Her yer kömür karası benim için ,iki gündür! Televizyonları başında ailelerine kavuşmaları için dua eden herkes için öyleydi,eminim!Anneler,babalar, eşler,evlatlar...Feryâtlar,figânlar, ağıtlar... Kaç can verdik o gayyaya simdiye kadar? Kaç ruh daha gömülür toprağa düşenin ardından? Kaç baba, kaç eş, kaç oğul daha? Kaç?...

"Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık! Aşağıda ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin."diyerek her şeyi göze alıp madene inen işçiler alamadılar bu kez aslanın midesinden ekmeklerini.Çıkan kömür sadece sobaları yakmadı bu kez.Milyonların ciğerleri de yandı,dağlandı.

Şairin"ben sana deniz bırakmadım göçük sonrası/çalkalanmış gönül deryası bıraktım."dizelerinde de belirttiği gibi çalkalanıyoruz ve ateş düştüğü yeri yakıyor her zamanki gibi.Kırk bir canın közünü koyduk yüreğimize.

Bu maden faciasının artık son olmasını dileyerek (!)kara elmasın korunu yüreğine alan herkese baş sağlığı diliyorum.Yer altında güneşin hayalini kurarak ekmeğini taştan çıkaranlara selam olsun!Son sefer olabileceğini bilerek toprağın kilometrelerce altına girenlere selam olsun!Ve selam olsun bir avuç kömür için bir ömür verenlere...Selam olsun!...