Biz çocuktuk Kırşehir’in tozlu yollarında.

Şehir küçük dostluklar büyüktü.

Evlerimiz çok katlı değil tek katlıydı aynıydı.

Yükseklerde gözümüz yoktu.

Lüksümüz çarşı somunuydu.

Mahallemiz caddemiz ,sokağımız aynıydı.

Kahvemi, bakkalımız, fırınımız, manavımız, kasabımız aynıydı.

Çarşımız, pazarımız aynıydı.

Paytona biner misafirliğe giderdik aynıydı.

Yollarımız asfaltsız kaldırımlarımız parke taşsızdı aynıydı .

Taksi dolmuş değil tabanvayla giderdik aynıydı.

Kaldırmalarda , yollarda selamlaşırdık aynıydı.

Evlerimiz kerpiçten, duvarı taştan avlusu aynıydı.

Mahalle çeşmemiz testimiz  aynıydı.

Çamaşır hanede kazanlarımız aynıydı.

Ahırımız, samanlığımız,ekmekliğimiz aynıydı.

Su içtiğimiz tasımız, yemek yediğimiz ağaç kaşığımız aynıydı.

Çorba içtiğimiz, pilav yediğimiz kaplarımız, yoğurt çaldığımız helkelerimiz aynıydı.

Turşu küpümüz, sobamız aynıydı.

Döşeğimiz,yorganımız, yastığımız yünden aynıydı.

Halımız, kilimimiz, berdili yastığımız aynıydı.

Gaz ocağımız, gaz lambamız  aynıydı.

Bahçelerimiz, bağlarımız aynıydı.

Sokak lambalarımız aynıydı.

Balımız, kötürümüz, helvamız aynıydı.

Yediğimiz bulgur, yarma, fasülye,nohut,mercimek aynıydı.

Soğan, patates,samırsak aynıydı.

Peynirimiz, yağımız,yoğurdumuz, ayranımız aynıydı.

Pekmezimiz, kuru üzümümüz, iğdemiz aynıydı.

Komşularda sevgi, saygı,dostluk, yardımlaşma, kaynaşma aynıydı.

Ne güzeldi oklularımız aynıydı.

Herkesin yediği aynıydı.

Giydiği önlüğü siyah yakası beyaz aynıydı ,

Tıraşı,giydiği kıyafeti aynıydı. ayakkabımız lastik aynıydı.

Servis derdi yoktu birlikte giderdik aynıydı.

Arkadaşlık ve sevgi aynıydı... 

İşte biz böyle şartlarda çocukluk yaşadık.  Elimizde teknoloji harikası cihazlar yoktu.  Biz kendimizi anne , babamız, ustalarımız, öğretmenlerimiz sayesinde hayata hazırlamıştık.  Bizim dünyamız çok genişti. 

Şimdiki çocuklar gibi dört duvar arasına sıkışmıyorduk.  Oyunumuzu da gayet güzel oynardık. 

Oyunlarımız aynıydı. Bizim oyunlarımız sanal değil, gerçek oyunlardı.  Hep mücadele içindeydik. Hep gayret içindeydik.  Bizim hedeflerimiz vardı. Yediklerimiz gıdım gıdımdı ama yaşantımız çok güzeldi. 

Her şeyde mutlu olurduk. Şu anki nesle bakıyorum; yedikleri önünde, yemedikleri de arkasında ama gülen yüzler hiç yok gibi.  Hayattan hep bıkmış gibiler.  İletişim desen yüz yüze değil, gönül gönüle hiç değil, sadece tuşlar arasında iletişim kuruyorlar.  Sahte gülümsemelerini özçekim yaparak birbirlerine dağıtıyorlar. 

Kırşehir şoklarında kerpiçten evlerde biz küçüktük ama hayallerimiz büyüktü