Kırşehir de doğduğum, hasretini duyduğum şirin şehrim.

Her memleketin insanına göre genel geçer bir kavramdır bu, herkes kendi ilinde doğmuş olmaktan Kırşehir’in evladı olmaktan gurur duyar.

Gurbette karnı dosyada, aşını, işini yaşadığı ilde sağlasa da Kırşehir özlemi hep duyar.

Bülbülü altın kafese koymuşlar, illaki “Vatanım” demiş.

Memleket deyince, bir başka heyecana kapılır insan, bir başka bakar gözleri.

Havasını, güneşini, sokaklarını hatırladıkça insanın göz pınarları dolar.

Çünkü memleket sevgidir, özlemdir, hasrettir.

Gözün, gönlün hep oradadır.

Ey Kırşehir senden uzak doyduğum ve yaşadığım gurbetteyim.

Acısıyla, Tatlısıyla, hüznüyle Kırşehirlilerle...

Bir arada birlikte olmanın adı Kırşehir…

Kırşehirli olan insanlar içlerinde mazlumdurlar.

Dışarında bir olurlar.

Bir Kırşehirlinin yüreğini hissedebiliyorsan bozkırın toprağındasın.

Kırşehirli olanlar anlar buralardan gidince kır toprakların boz kırların kıymetini.

Bir başkadır gurbette memleketli dayanışması, bir gülen yüz, bir tatlı söz, içini açan, ufkunu açan, güçlü bir el, güçlü bir dost.

Gurbette dernek olurlar bir arada bulunurlar Kırşehir’e özlem duyarlar.

Bir araya geldiklerinde memleket muhabbeti ederler.

Muharrem ustanın, Çekiç Ali’nin, Hacı Taşan’ın bozlaklarıyla hüzünlenirler.

Neşet ustanın türküleriyle aşkı, sevgiyi muhabbet bulurlar.

Büyük ozanın gönül dağıyla gönüller taht kurarlar.

Şemsi Yastıman’ın sözleriyle memlekete hasret duyarlar.

Abdalların zurnasıyla, davuluyla halay dururlar.

Düğünlerinde derneklerinde Kırşehir havası oynarlar.

Bilemezler memleketin özlemenin anlamını Kırşehirli olmayanlar. Bilemezler ozanların, abdalların, sözlerini, âşıkları şiirlerini.

Bilemezler Dinekbağın, Kındamın, Öz Bağın kokusunu.

Bilmezler kalesini, Kılıç Özü Deresinde bülbüllerin sesini.

Bilmezler Termenin şifalı suyunu.

Anlayamazlar bu toprağın kokusunu.

Kırşehirliler bir başka sever kadim şehrini…

Kırşehirliler aşkını şiirlerine, kalbine yazar.

Kırşehir’e marka olmuş değerlerini hep anarlar.

Meydanda Cacabeyi.

Ahiliğin pirini...

Yanı başında duran erenlerin tacı Hacı Bektaşi…

İmarette duran Şeyh Süleyman’ı…

Türk dilin unutulmazı Âşık Paşasını.

Tarihi Camilerini, Kümbetlerini…

Hasretini duyar hep memleketidir özlemi.

Kırşehirli cambazlık nedir bilmez, lafı uzatmaz, fikrindeki birden dilinde olur.

Alçak gölüdür lafı gediğine kor.

Çeliği sert soyu Türkmen...

Mayası demirden değil sünmez, bükülmez çelik olur.

Tarihte hep baş egen değil baş veren olmuştur.

İsyankârdır her zaman haksızlığa, adaletsizliğe ve bazı zamanlar bozuk giden sisteme.

Baş eğmemiş dönemin iktidarına, başbakanına kaza yapılsa da.

Küsmemiş vatına toprağına.

Kırşehirli doğru söyler, gerektiği gibi onurlu yaşar ama asla kalitesiz olmaz.