Kış kapıya dayandı, mevsimin ilk karı da yağdı, soğuk ve ayaz iliklerimize kadar işliyor du ki üç dene yağmur yağdı, yeniden bahar geliyor gibi. Ana-Baba hesabından dün itibariyle Gara Gış başladı. Nasıl başladıysa. Eski karlarda yok oldu. Bakalım. Yaşayıp göreceğiz.

Değerli okurlarım.

Kuru ayazdan, soğuktan donmayız, yağmurlarda sırılsıklam ıslanırsak bişicikler olmaz ama aşağıdaki konuları ciddi şekilde irdelerseniz kanınınız donacağını söyleyebilirim.

Bu gün Çocuklarımız ve Eğitim konusuna, çocuklarımızı bizden alan, tamamen kendi kontrolüne, kendi çekim alanı içerisine alan sanal Dünya’dan bahsetmek istiyorum. Ben uzun yıllardır Halk kültürümüz, Çocuk oyun ve oyuncakları konuların da yaptığım çalışma ve derlediğim bilgileri değişik kaynaklar vasıtasıyla siz değerli okurlarımla paylaşmaya, yazmaya, konuyu gündeme getirmeye gayret ediyorum. Aldığım olumlu tepkilerden doğru yolda olduğumu, devam etmem gerektiğini de biliyorum. Çocuk Oyunları ve oyuncakları ilgili birde Uluslararası kurultaya katıldım ve Kurultay ve sonuçları ile ilgili yazılarımı da yine sizlerle paylaşmaya çalıştım. Kurultay ile ilgili konuyu ayrı bir yazı dizisi şeklinde siz değerli okurlarımla paylaşmaya gayret edicem.

Gelelim bu günkü konuya.

İlgilenen vatandaşlarımızın dikkatini çekmiştir. Gerçi ilgilenen sözcüğü eksik kaldı gibi geldi. erT Toplumun bütün kesimlerini, Çocuğu olan - olmayan, okuyan - okumayan, Eğitim camiasının içinde olan-olmayan herkesi ilgilendiren, ilgilendirmesi gereken iki tane konu var. Çocuklarımız ve Eğitimleri.

Hep söylerim, konunun uzmanları, eğitimciler, yazarlar, çizerler de söylüyor; Çocuklarımızın iyi yetişmesi, iyi eğitilmesi, vatanına, milletine bağlı bireyler olarak toplum içerisinde yer alması, gelenek ve göreneklerine sahip çıkarken çağın gereği olan bilgi toplumuna yerini alması demek, geleceğimizin garanti altına alınmış olması demektir. Cumhuriyetimizin Muaassır Medeniyet seviyesine yükselmesinin yolu da çocuklarımızın iyi yetiştirilmesinden geçmektedir. Bu yalnız bize has bir gereklilik değil tabi ki. Dünya milletlerinin tamamı, gelişmiş olanlar en üst seviyede kalabilmek için, gelişmekte olanlar gelişmelerini tamamlayıp üst seviyelerde yerlerini almak için, az gelişmişler ise en hızlı şekilde diğer toplumlar arasında yerini alabilmek, kendi milletlerinin refah ve huzuru için çocuklarını iyi yetiştirmek zorundadırlar. Aksi takdirde hangi millet olursa olsun yok olmaya, başkalarının boyunduruğu altında ezilmeye mahkumdur. Dünya tarihinde bunun bir çok örnekleri mevcut.

Türk Milleti olarak biz çocuklarımızı Cumhuriyetimizin, Bayrağımızın, geleceğimizin teminatı olarak görüp, onlar için her şeyin en iyisini temin etme yolunda çabalar harcadık. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Dünyada başka bir ülkede, başka bir millette bulunmayan, başka bir örneği olmayan ve tüm Dünya milletlerine örnek olacak şekilde Bayram armağan etti çocuklarımıza. Bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum Başöğretmenimi.

Ne yazık ki bu gün geldiğimiz nokta çok da iç açıcı değil. Geçtiğimiz günlerde Ulusal gazete ve televizyonlarımızda iki ayrı haber izledim, okudum.

Birincisi Sanal alemin çocuk ve genç oyunları ile ilgili. Haberde çocuk oyunlarının çığır açtığı, önüne geçilemeyecek boyutlara ulaştığı, dünyanın bu konuda gerçekten çok hızlı mesafeler kat ettiği yolunda idi ve yer yer övünç kaynağı gibi sunuluyordu. Çocuk oyunları bilgisayar, tablet, telefon vb. gibi teknolojik aletlerle oynanırken artık sözüm ona çığır açmış oyun ve oyuncaklar. Oyunlara çocuklar ve gençler bizzat, bedenen de katılıyormuş. Bir fuardan bahsediliyordu ve oyunlardan örnekler de vardı haberde. Oyuna katılan çocuk ve gençlerin durumları gösteriliyor, onların mutluluklarına ortak oluyordu ! sunucu kardeşim.

Zaman zaman bu tür fuarlar, tanıtım faaliyetleri değişik Ülkelerde ve başta İstanbul olmak üzere ülkemizin değişik illerinde yapılıyor.

Yalnız bize has bir durum mu. Tabi ki hayır. Tüm dünya çocuklarını tehdit eden teknolojik gelişmeler var. Ama bizde işin dozu biraz daha fazla. Biz hep ölçüyü kaçırdığımız için burada da öyleymişiz maalesef. Bu konuyla ilgili bir yazımda demiştim ki; “ Tehlike geliyorum demiyor, geldi, içeri girdi, baş köşede oturuyor.” Çok üzülüyorum ama ne yazık ki ben ve benim gibi düşünenler haklı çıktı. Bu gün diyorum ki Tehlike baş köşeye oturdu, şimdi de bizi evden çıkarmaya çalışıyor, dış kapıya kadar sürükledi. Aman direnin çıkmayın. Aksi taktide, kapıdan dışarı çıktığımız an, çocuklarımızı bu canavara tümden teslim ettiğimiz an, bittiğimiz, tükendiğimiz gündür. Aman dikkat. Konuyu detaylı irdelemeye, sonuçlarını sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum.

İkinci konu; Geçtiğimiz günlerde PİSA sonuçları açıklandı. Nedir PİSA. Merkezi Paris’te olan OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) tarafından üçer yıllık dönemler halinde yapılan bir araştırma. Açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı.” PİSA testi. PİSA da yükselmişiz. Nasılsa. Bakıcaz.

Konu önemli ve uzun. Devam edicez.

Galın Sağlıcakla.