Her an depremle karşılaşacağımız bir Anadolu coğrafyasındayız.
Bugün olduğu gibi, dünde vardı, yârinde olacak.
Bizim ilimizde olmayacak diye bir garantisi yok.
Görünen o ki, bir defa daha ağır afetlerle imtihan ediliyoruz.
Allah’ın varlık âlemindeki işleyişe koyduğu yaratılış kanunlarına riayet edilmemesinin ortaya çıkardığı neticeleri değil mi?
Yapılan bütün uyarılara rağmen deprem başta olmak üzere afetler karşısındaki “hazırlıksızlık” hali, fay hattı üzerine kalitesiz malzemeyle yapılan çürük binalar, denetimsizlik, sorumsuzluklardan yıkılıyor...
Ülkesini deprem gerçeğine göre planlayamamış, evlerini buna göre yapamamış, yapmasını sağlayamamış bir millet deprem sonrası ağıt yakıyor.
Deprem Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerimizde on ili kapsadı ilçeler, kasabalar, köyler dahil..
Bu depremin adı şudur:
Büyük Anadolu depremi.
Pazartesi sabahı Türkiye büyük bir acıyla uyandı.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli depremin yol açtığı felaketi izlerken, asıl meselenin çürük binalar olduğunu görüyoruz.
Dramatik olan noktalardan birisi de hastanelerin, okulların, devlet dairelerinin de bu çürük binalar topluluğu içinde yer alması.
Evet deprem öldürmez...
Aslında bina da öldürmez...
O katil gibi görünen, gösterilen binanın arkasındaki “azgelişmiş insan”, “azgelişmiş politikacı” ve “azgelişmiş müteahhit” öldürür!
“Deprem öldürmez bina öldürür.”
Sözü bizim topraklarda geçerli.
İstanbul, Bursa, gölcük, Yalova, Sakarya, Kocaeli depremlerinde denetimsiz yapıların göçtüğünü görmüştük.
Ders aldık mı?
Deprem, uygun olmayan zeminde denetimsiz yapılan binaları yıkmıştı.
Bilmiyor muyuz?
Elbette biliyoruz.
Yüzlerce yıl önce bu topraklarda yerleşik hayata geçen insanlar evlerini ovaya değil, kayalık ya da dağlık alanlara yapmışlar.
Neden zemini bugünkü rantçı hırsızlardan daha çok iyi bildiklerinden.
Seçilmiş başkanların onayıyla bugün verimli düz ovaların üzerine çok katlı betonlara ruhsat veriliyor müteahhitleri zengin ediliyor.
Sonrada yıkılan binalarda suçlu aranıyor.
Bugün suçlu arama zamanı değil.
Birlik zamanı.
Onca insan vefat etmiş, yaralanmış, enkaz altında yakınlarının kurtarılmasını bekleyen aileler perişanken.
Korkunç bir soğuk altında insanlarımızı koruyacak tedbirler almalıyız.
Hepimizin gözü kulağı soğukta kalan, beton yığınları altında kurtarılmayı bekleyen canlarımızda.
Sonra bu felakete maruz kalan yurttaşlarımızı sahiplenmeli, onların bu travmayı atlatabilmeleri için yardımcı olmalıyız.
Rabbimiz, vefat edenlere rahmet eylesin; yaralılara hayırlı ve acil şifalar ihsan etsin.
Enkaz altında kalarak kurtarılmayı bekleyenlerle arama, kurtarma ekiplerinin ve kış ortasında evsiz kalanların yardımcısı olsun; böyle musibet ve afetlerin tekrarından ve beterinden hepimizi muhafaza etsin.
Ve bunlardan doğru dersler çıkarıp gereğine uygun amel etmeye muvaffak eylesin.