Yeni moda olmuştu.
Seçilmiş başkan önceki dönemden kalan borçların yer aldığı pankartı belediye binasına astırmak.
Seçimler bitince belediye önünde asılan pankartlar.
Türkiye’nin birçok şehirlerinde ve ilçelerinde asılmıştı.
Metrelerce uzunluğunda aslı pankartlar ne diye şöyle bir baktığınızda kendi partisinde olmayan eski başkanın belediyeye bıraktığı borçları halka ifşa etmişlerdi.
Yani bundan önceki Belediye Başkanın bıraktığı borçların afişini asmışlardı.
Belediye başkanları makamlarına oturduğunda ilk işleri belediye borçlarını halk açıklamak olmuştu.
Aylar çabuk geçiyor borç tabelaları görünmez oldu.
Gerçekten hep böyle mi olacaklar dersiniz, yapmış oldukları her ihaleyi, harcamaları şeffaf halka pankartla mı sunacaklar dersiniz.
Seçilmiş başkanlarda geçmiş başkanların bıraktığı borçları değil yapacakları hizmetleri assalar daha şeffaf olmaz mı?
Genelde şeffaf olduğunu söyleyenlerin art tarafları oynak olup net görüntü vermez.
Bunların art korkuları olduğu için, gerçekten şeffaf olanlardan da çok ürker ve onları bertaraf edebilmenin tüm yollarını kullanırlar.
Makama ilk adımlarını atan seçilmiş başkanlar bırakılan borçları değil yapacağı hizmetleri sırlamalılar.
Elbette bir belediye alacaklı da olacak, borçlu da olacak.
Seçilmiş başkanlar şehrine, ilçesine hizmet vermekteyse borçlar da olmalı.
Borcu olmayan bir belediye hizmet vermeyen belediyedir.
Şehrine ilçesine hizmet vermiş bir başkanın borçlar da olacaktır.
Borçsuz belediye iş yapmayan belediyedir.
Seçilmiş başkanlar pankartları asmadan belediyenin mali giderlerine ve gelirlerine bir bakıp inceletip haksız bir borç ödeme varsa bunu savcılığa suç duyurusunda bulunur.
Ve gerekli işlemler başlar daha sonra haksız ödemlerde tespit edildiyse o zaman açıklamalı.
Bugün daha ortada ne suç var ne de haksız bir ödeme tespiti var fakat tabela hazır.
Bakın benden önceki başkan belediyenin içini boşaltmış demek kolaycılık.
Asılan pankartlar seçilmiş başkanlara sevgi duyurmaz eski başkanlarında bir seçmenleri var onlara yakın olması gerekirken başkan karşı seçmenlerin nefretini üzerin alıyor.
Gerçi bu bir moda oldu birkaç ay sonra o pankartlar orada güneşten solacak ve inecek.
Bırakın borç pankartlarını asmayı yapacağınız hizmetleri sıralayanda hemen işinize bakın.
Geçmişe küfür etmekle bir yerlere varamazsınız, geleceğe ışık olunuz.
Karanlıkta küllük deşmeyin aydınlığa çıra yakınız.
Günümüzde bazı siyasetçilerde bu kendini beğenmişliği, kibri, kısaca narsist kişilik bozukluğunu görüyoruz.
Yaşadığımız çağda, çok şey olumsuz olarak değiştiği gibi toplumsal değer yargıları da olumsuz olarak değişmekte.
İnsanlara tepeden bakan, kendini beğenmiş, kibirli insanlar, önemli insan olarak görülmekte.
Toplum kibirli insanı, güçlü insan olarak değerlendirmekte.
Günümüzde güce, büyük çoğunluk tapıyor.
Mütevazılık zayıflık, güçsüzlük gibi görülüyor.
Günümüz Türkiyesinde sürekli tevazu içinde olmak, enayilik olarak değerlendiriliyor.
Bildiğimiz o eski siyaset de kalmadı, siyasetçi de çok az kaldı.
Hani şu yumruğunu masaya vurduğunda, tutuğunu koparan bel üstü gerçek siyaset yapan siyasetçilerin sayısı azaldı.
Bunları gördükçe güvendiğimiz, inandığımız o eski siyasetçileri ve siyaseti özler hale geldik.
Siyasetin gereği seçim kampanyalarında söylenenlerle ile sorumluluk omuzlara yüklenince söylemler bugüne kadar hiçbir zaman aynı olmadı. Çünkü siyasetle hakikat hiçbir zaman birbirleriyle örtüşmedi, örtüşmez.
Çalmayacak ve çaldırmayacağız belediyecilikte şeffaf bir yönetim anlayışı izleyeceklerini belirterek gelenleri hep gördük.
Seçimlerde halkımıza şeffaf bir yönetim anlayışını hakim kılacağız sözünü verenleri tanıdık.
Bundan sonrada çok şeyin değişeceğini sanmıyorum.
Her alanda kaybolmuş ahlak yeniden kazanılmadan hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.