AnaBritannica’ya göre Novella, Avrupa’da öykü ve romanın gelişimini etkileyen, gerçekçi ve yergili bir anlatımla yazılmış sağlam yapılı kısa anlatıdır. Novella terimi bazen, öyküden uzun ama romandan kısa bir anlatı türü olan “kısa roman” ya da novelette’yi belirtmek için de kullanılır.

Ortaçağda İtalya’da ortaya çıkan novella, siyasal ya da aşkla ilgili, gülünç yöresel olaylara dayanıyordu ve tek tek öyküler genellikle anekdotlar, efsaneler ve aşk öyküleriyle birlikte bir kitapta toplanıyordu. Daha sonra Boccaccio, Franco Sacchetti ve Matteo Bandello gibi yazarlar bu öyküleri çoğu zaman ortak bir tema etrafında birleştirerek novella’yı sağlam yapısı ve psikolojik derinliği olan bir tür haline getirdiler.

Novella’yı İngiltere’ye tanıtan, The Canterbury Tales (Canterbury Öyküleri) adlı yapıtıyla Chaucer oldu. Elizabeth döneminde de Shakespeare ve başka yazarlar oyunlarının olay örgülerini kurarken İtalyan novella’larından yararlandılar. Bu anlatıların gerçekçi içeriği ve biçimi 18. yüzyılda İngiltere’de romanın, 19. yüzyılda da öykünün gelişmesini etkiledi.

Bu tür, Novelle olarak bilindiği Almanya’da 18. ve 19. yüzyıllarla 20. yüzyılın başında Heinrich von Kleist, Gerhart Hauptmaun, J.W. von Goethe, Thomas Mann ve Franz Kafka gibi yazarların yapıtlarıyla gelişti. Boccaccio’nun türün ilk örneği olan Decamerone’si gibi Alman Novelle’leri de genellikle veba salgım, savaş, sel gibi gerçek ya da düşsel olabilecek çarpıcı bir olaya dayanan bir öykü etrafında kuruluydu. Tek tek öyküler çeşitli anlatıcılar tarafından dinleyenlerin dikkatini yaşanan talihsiz olaydan uzaklaştırmak amacıyla anlatılıyordu.

Duygulara pek yer vermeyen edebi ama kolay bir üslupla yazılmış, öznel değil nesnel bir anlatım taşıyan ve çoğu zaman bir ironiyle sonuçlanan bağımsız olay örgülerine sahip bu öyküler, Almanya’da çağdaş öykünün gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Novelle özgün bir tür olarak günümüze değin geldi, ama zamanla olay birliğinin yerini üslup birliği aldı, ana öykünün önemi azaldı, ayrıca üslupta nesnellik ilkesi eski kesinliğini yitirdi.

Franz Kafka - Dönüşüm; George Orwell - Hayvan Çiftliği; Antoine de Saint Exupery - Küçük Prens; John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar dünya edebiyatından novella örnekleridir. Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna ise Türk edebiyatındaki bir novella örneğidir.

Oylum Yılmaz’a göre; “Bütün bu yoğun içerik ister istemez bir estetik biçime de gereksinim duyuyor. Bildiğimiz üzere hikaye, teknik açıdan mükemmelliği aramak zorundadır. Georg Lukács Roman Kuramı’nda şöyle der öykü için: “Hayatın tuhaflık ve muğlaklığını gösteren anlatı biçimi olan öyküde, lirizm kendisini tümüyle olayın değişmez ana hatlarının arkasına gizlemek durumundadır; burada lirizm hâlâ salt seçimdir; mutluluk veya yıkıma yol açabilecek ama işleyişi daima nedensiz olan talihin mutlak keyfiliği ancak kesin, yorumlanmamış ve nesnel tasvirle dengelenebilir. Kısa öykü en saf sanatsal biçimdir.” İşte bu en saf biçimde, sözgelimi fazladan yazılmış bir kelime, roman içinde kaybolup gidebilecekken, hemen sırıtır. Ya da karakteri derinleştirmek için ciddi bir dil ve duygu derinliği sağlanmazsa bir öyküyü okumak mümkün değildir. Novellanın öyküye yakınlığı, öykünün teknik açıdan mükemmeliyeti arama çabasına dahil olması demektir bu durumda. Diğer yandan da öyküden geriye kalan duyguyla, imgeyle yetinmemek, okurun hafızasında daha fazla şeyler bırakmak, romanın gerektirdiği sürekliliği sağlamak zorunluluğu da doğacaktır onun için. Bu dünyadan bize şahane novellalar da bırakıp giden Leylâ Erbil bu bağlamda şöyle diyor: “Novella, bence bilinen romanın dar bir alana sıkıştırılmış biçimidir. Bu alan romandan edinilmiş tüm deneyimleri, teknikleri, dili başkalaştırarak kullanır. Örneğin bu türün mekan, zaman dağınıklığından, savrukluğundan beni de okuru da uzaklaş tırdığı düşüncesindeyim. Böylece diyelim 300 sayfalık bir roman 50-100 sayfaya sığdırılabilir. Bu da yeni bir estetiğin, novellaya has bir dilin yaratılmasına neden olur.” (…) Başta da vurguladığım gibi romanla novella arasındaki fark nasıl ki sadece kelime sayısı değilse, itibar da yine ayı düzlemde, yani sayısal verilerle elde edilip kaybedilmiyor. Kısalığıyla zamanın ihtiyaçları ve okur isteğiyle uyumlu görünen bu tür, ortaya koyduğu farklı estetik biçim ve edebi yönelimiyle edebiyatı bir adım ileri götürmeye de niyetleniyorsa eğer, çok kısa bir süre içinde itibara da ihtiyacı olmayacak. Unutmayalım ki roman, ister kısa ister uzun olsun, kendi kendisini ölümcül tehlikelerden ve tüm başarısızlık ihtimallerinden türeten tek edebi türdür!”

Harry Steinhauer'ın hazırladığı Twelve German Novellas adlı eserin önsözünde edebiyat kuramcılarının novella ile ilgili yaptıkları belli başlı talep ve görüşleri on iki başlıkta toplanarak, novella meselesine açıklık getiriliyor. Novellayı diğer düz yazı anlatı türlerinden ayıran en belirgin özellikler neler olmalı, novellanın gerçek doğası nasıl olmalı, novellayı novella yapan en temel kriterler ne olmalı? gibi sorular ışığında edebiyat kuramcılarının üzerinde durduğu temel kıstasları şöyle sıralıyor: 
1. Novella tek bir merkezi olayla ilgilenir.
2. Bu merkezi olay olağanüstüdür, ama mucizevi ve doğaüstü olaylara az yer verilir. Çünkü novella, gerçekle, günlük yaşamla ilgilenir.
3. Novella yazgının ihlalini, ya da irrasyonel bir gücü (bazıları kaos diyor) düzenli bir varoluşa 
doğru götürür. 
4. Romana özgü bir ayrıcalık olan karakterlerden ziyade, olaylar üzerinde durur. 
5. Bazıları novella statiktir, karakterler tek tiptir gelişim göstermez görüşünü savunurken, bazıları karakterlerin gelişim gösterdiğini iddia ederler. 
6. Novellanın karakter kadrosu az olmalıdır, bazılarına göre merkezi tek bire karakter olmalıdır. 
7. Büyük tarihi şahsiyetlerle ilgilenmemeli, sıradan insanları ele almalıdır. 
8. Kısa ve özlü bir yapısı olmalı, arka plan ve yerel renkleri reddetmelidir; üslubu, düz, sade ve dar olmalıdır.
9. Novellanın bir dönüm noktası olmalı.
10. Yoğun bir şekilde sembolizme dayanır. bu noktada romandan ziyade şiire benzer.
11. Novellanın bir doğanı olmalı, Decameron V, 9'daki doğan misali. bu doğan öykünün teması için ya somut bir sembol olarak yorumlanmalı, ya da olay örgüsünün açık ve kısa bir taslağı olarak değerlendirilmeli.
12. Anlatım çizgisel ya da kronolojik olmamalı, ama tematik ve dramatik olur: eylemin ortasında başlamalı ve geriye dönüşlerle, bir Yunan epiği ya da Ibsen draması gibi önceki olayları açığa çıkarmalı.

“kitapokurum.blogspot.com” web sitesinin okumamız için önerdiği 100 novellalık listenin ilk 29 tanesini burada sizlerle paylaşmak istedim. Listenin devamına istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz.
1 - Anthony Burgess / Otomatik Portakal
2 - Irmgard Keun / After Midnight
3 - George Orwell / Hayvan Çiftliği
4 - Jamaica Kincaid / Annie John
5 - Jacqueline Woodson  / Another Brooklyn
6 - Laurie Colwin / Another Marvelous Thing
7 - May Sarton / As We Are Now
8 - Herman Melville / Kâtip Bartleby
9 - Véronique Olmi / Beside the Sea
10 - Nnedi Okorafor / Binti
11 - Françoise Sagan / Hoşgeldin Hüzün
12 - Natsume Sōseki / Botchan
13 - Truman Capote / Tiffany'de Kahvaltı
14 - Prosper Mérimée / Carmen
15 - Gabriel García Márquez / Kırmızı Pazartesi
16 - Elizabeth Gaskell / Cousin Phillis
17 - Maria Angelica Bosco / Death Going Down
18 - Jenny Offill / Dept. of Speculation
19 - Hjalmar Söderberg / Doctor Glas
20 - Edith Wharton / Ethan Frome
21 - Teju Cole / Hırsıza Her Gün Bayram
22 - Isobel English - Every Eye
23 - Daniel José Older / Ghost Girl in the Corner
24 - James Baldwin / Giovanni'nin Odası
25 - Mihail Bulgakov / Köpek Kalbi
26 - Joyce Dennys / Henrietta’s War
27 - Ethel Wilson / Hetty Dorval
28 - Jean Giono / Hill
29 - Anna Richland / His Road Home

Kıymetli okurlarım, sizin de tahmin edebileceğiniz üzere yakında son birkaç yılda okuduğum novellalarla ilgili yazılarım sıradalar. Kısa, odaklanması kolay, bir oturuşta bitirilebilecek eserlerle ilgili yazılarım sıradalar. Dilerim sizin de bu türü daha iyi değerlendirebilmeniz için bir vesile olur. Kalın sağlıcakla…