“Malda yalan, mülkte yalan, gel sende biraz oyalan”
Bir başka bakıyordum, hayata…
Gençliğin verdiği enerji ile
Dünya bir başka güzeldi.
Ekmeden biçiyordum.
Sonra hayatın gerçekleri, karşımda…
Bana bazen gülüyor, hatta sırıtıyor.
Bazen de ağlatıyordu.
Hazır “kazanmadan” bir başkasının kazancından…
Emek ve gayret göstermeden, alın teri olmadan…
Kazanılmış…
Bilmiyordum ki! Bu “bana” verilenlerin karşıma çıkacağını…
Ben olmasam, sen okuyamazdın.
Ben olmasam, sen bu hallere gelemezdin.
Ben olmasam la devam eden istekler…
Sonrası mı?
Bitmez tükenmez isteklerin…
Karşılıksız yaşamın, karşılığı da olduğunu görüyorum, hayattan.
Sonra karşılık beklemeyen biri ortaya çıkıyor.
Bakıyorsun. Kim diyorsun. Aslında biliyorum cevabını…
Diyorum ki! Mecbur bakacak.
Baba olmak kolay mı?
Baba olunca anlıyorsun.
Karşılık gözetmeksizin, vermenin ne olduğunu…
Zaten ana, adı üzerinde ana.
Analar şefkat kahramanlarıdır.
Ana, Baba ahrete gidince…
Anlıyorum.
Para pul, hepsi yalan.
Niceler gelmiş; Karun olmuş ama Harun olamamış.
Zengin olmuş ama adam olamamış.
Biriktirmiş, ama yiyememiş, yiyemiyor.
Sonunda kendisi ile kefenden başka O’nun la gidemiyor.
Aklı başına geliyor. “Malda yalan, mülkte yalan, gel sende biraz oyalan” diyor.
Düşün diyor…
Bazı zamanlar var ki! Ufacık bir fiilin olay olur. Bazen de kimse ilgilenmez.
İnsanoğlu yaradılış icabı diğerlerin farkı olan canlı…
Düşünme, duygu, his.
Beyin Yaratılmışların hepsinde mevcut ama düşünmeyi Allah insana vermiş…
Bu nedenler imtihana da insanı tabi tutuyor.
Melekleri, şeytanı da insana musallat ediyor ki! Dikkatli olsun.
Nerden geldim, nereye gidiyorum.
Yaradılış gayem maksadım ne?
Bunlara cevap bulabilsin.
Akıl, fikir, şükür bu eksen sağlam işlesin.
Yoksa düşünen bir hayvan olmak mı? Yaşamak daha kolay /… Yâda zor.
Bunları yaşayarak, öğrenmek…
Beşikten mezara kadar…
İlim tahsil etmek.
Yâda başıboş hayvan gibi aklını fikrini duygu ve hislerini kiraya vermek…
İmtihan devam ediyor.
Düşün diyor…