Karaca Oğlan gezgin bir halk âşığı ve Anadolu’ya Horasan üzerinden giren Yörük Türkmen boylarındandır. Aynı güzergâhı kullanan alperenler, erenler, ahiler, bektaşiler gibi Karaca Oğlan’ın ataları da Kırşehir’in Çiçekdağ ve Kaman bölgesine yerleşen Mamalı aşiretindendir. Bu aşiret Çiçekdağı, Kırşehir merkeze yakın Buzluk Dağı’nı, Aksaray’ın Sarıyahşi ilçesi sınırlarındaki Koçaş Dağı’nı, Şereflikoçhisar’daki Peçenek Vadisi’ndeki Mamalı köyünü, Aksaray’da Hasan Dağı’nı yaylak ve kışlak olarak kullanmışlardır. Çukurova’ya uzanan bu bölgede yaşayan büyük halk ozanı Yunus Emre, Dadaloğlu, Hacı Bektaş-ı Veli ve Ahi Evran gibi bu bölgeyi üst olarak kullanıp Anadolu’nun her bölgesine rahat ulaşım sağlamış hatta şiirlerinde söylediği gibi Balkanlar’a, Kafkasya’ya kadar ulaşmıştır. Bir de Karaca Oğlan’ın yüreğini yakan aşk ateşi Elif’i vardır. Elif’ini sazı ile sözü ile anlatan Karaca Oğlan Çiçekdağ’daki obada âşık olur Elif’e ve sazı ile şu dörtlüğü söyler:

Elif’in uğru nakışlı,

Yavru balaban bakışlı,

Yayla çiçeği kokuşlu,

Kokar elif deyi deyi.

           Çiçekdağ’dan aşk ile yola çıkan Karaca Oğlan Buzluk Dağı’nın eteğindeki yaylaya gelir. Kar, yağmur ve kışı ile meşhur Buzluk Dağı, Karaca Oğlan’ı etkiler ve bir an bile aklından çıkmayan Elif’ine şunları söyler:

İncecikten bir kar yağar,

 Tozar elif deyi deyi,

 Deli gönül abdal olmuş,

 Gezer elif deyi deyi.

Buzluk’tan sazını eline alan Karaca Oğlan, Kızılırmağı geçerek Sarıyahşi sınırları içinde bulunan Koçaş Dağı’nın kuzeydeki yaylakı yazlık olarak, Koçaş Dağ’ının güneyinde bulunan Peçenek Vadisindeki Mamalıyı köyünü kışlak olarak kullanan aşiretlere uğrayıp uzun süre burada kalıyor. Uzun süre kalmasının nedeni Kırşehir, Çukurova ve Toroslara yakın oluşu idi. Mamalı da Şereflikoçhisar’a bağlı Koçaş’ın güneyinde, kışlık olarak kullandıkları yer, buradan Çukurova’ya giderken Hasan Dağ’ının güney ve kuzey eteklerini yaylak ve kışlak olarak kullanan aşiretlere uğrayıp Toroslara ulaşan Karaca Oğlan sazı eline alır, başlar söylemeye:

Mardin’den de Karaca Oğlan Mardin’den,   

 Çeken bilir ayrılığın derdinden

Koçhisar’dan Hasan Dağın ardından,    

  Gözlesem ki ela gözlüm var mı ola.

Bu sayılan bölgelerde geçmişten günümüze kadar kaybolmayan Karaca Oğlan’ın aşireti kendisi ve sevdiği Elif’in izlerini görmemiz mümkün. Bu bölgede Karaca ismi ve Elif ismi çok yaygındır. Bu dörtlükleri gezgin ozan Anadolu’yu adım adım dolaşırken sazı ile de söylemiştir. Karaca Oğlan sadece Anadolu’yu değil İran, Mısır, Hicaz, Balkanlar ve Kafkasya’yı dolaşmış bu gezilerini de şiir ve türküleri ile ölümsüzleştirmiş.

Karacoğlan der inşallah

Görenler desin maşallah

Gara donlu tül beytullah

Örtüsü gara deyil mi?

             Balkan’ları, Karadeniz’i geçerek Kafkasya’yı, Azerbaycan’ın Hazar kıyılarını gezdiğini de yine türkülerinden biliyoruz. Her bir dörtlük de o bölgeleri resmeder.

İndim seyran ettim Firengistan’ı

 İlleri var bizim ile benzemez.

 Levin tutmuş goncaları açılmış

Gülleri var, bizim güle benzemez.

 

 Göllerinde kuğuları yüzüşür

 Meşesinde sığırları böğrüşür

 Güzelleri şarkı söyler, çığrışır

 Dilleri var, bizim dile benzemez.

 

 Seyredüben gelir kara denizi,

 Kanları yok cılız solgun benizi,

 Övün etmiş kara etli domuzu,

 Dinleri var, bizim dine benzemez.

 

 Akılları yoktur, küfre uyarlar

 İmanları yoktur, cana kıyarlar

 Başlarına siyah şapka giyerler

 Beyleri var, bizim beye benzemez.

 

 Karacoğlan eydür dosda darılmaz

 Hasta oldum, hatırcığım sorulmaz

 Vatan tutup bu ellerde kalınmaz

 Elleri var, bizim ele benzemez.

            Bu şiirlerinden de anlaşılıyor ki Karaca Oğlan sade Anadolu’yu değil, dört iklim, üç kıtayı dolaşmış. Gezdiği bölgelerde gördüklerinden, yaşadıklarından etkilenişini şiir ve türküleri ile sazının eşliğinde diyardan diyara çalıp söyleyerek bir kültür elçisi gibi dolaşmıştır. Karaca Oğlan’dan da halk çok etkilenmiş, şöhreti her ne kadar Anadolu’ya yayıldıysa da herkes Karaca Oğlan’ı görmek istemiştir. Hayallerindeki Karaca Oğlan’ı iri yarı, babayiğit, yakışıklı biri olarak tahmin ederlermiş. Gelin görün ki bir gün kadınlar köy çeşmesinden su doldururlarken Karaca Oğlan çeşmeden su içmek için müsaade istemiş. Su içtikten sonra kadının birisi Karaca Oğlan’a kim olduğunu sormuş ve Karaca Oğlan da kendini tanıtınca kadınlar şaşırıp: “Aman emmi sen de çok karayımışsın, biz Karaca Oğlan’ı böyle hayal etmiyorduk.” demişler. Bu sohbetin üstüne Karaca Oğlan sazı eline alıp kadınlara şu dörtlüğü söylemiş:

Beni kara diye yerme

Mevlam yaratmış,   hor görme

Ela göze siyah sürme,

Çekerler kara değil mi.

“Karaca” ismi köylere, beldelere, yerleşim yerlerine verilerek günümüze kadar gelmiştir. Mesela Kırşehir ve Anadolu’da; Karacaören, Karacalı, Karacaşar, Karacadağ gibi isimler günümüzde kullanılmaktadır. Halk ozanlarının ekseriyeti doğdukları yerde ölmezler. Onlardaki aşk ateşi denen cevher diyar diyar dolaşmalarına sebep olduğundan ecelleri nerde yetti ise o diyarda kalırlar. O zamanlar ulaşım ve haberleşmenin zor olduğu dönemlerdir. Şartları bildikleri için onlara ülkenin her köşesi bir sıla toprağıdır ve o bölgenin insanları bu değerlere sahip çıkarak bağrına basarlar. Ecel de Karaca Oğlanı Mersin Mut’ta yakalamış ve Mut halkı koca ozanı bağrına basmıştır. Ve bende şiirimle diyorum ki Karacaoğlan...

 

KARACOĞLAN

 

Üç kıtayı dört iklim de dolaşıp

Azgın seller gibi akıp taştın mı?

Çiçekdağ’da Elif’ine ulaşıp

O güzeli bu diyarda seçtin mi?

 

Yörük Türkmen aşiretin Mamalı,

Yaylalarda çadırların temeli,

Sevdiğine kavuşmaktı emeli

Sabreyleyip Yunus gibi piştin mi?

 

Aşk ateşi yüreğini kavurmuş

Buzluk Dağı rüzgârıyla savurmuş

Kara sevda divaneye çevirmiş

Sen derdini Kırşehir’e açtın mı?

 

Sarıyahşi yaylaktaki bağından,

Mamalı’da geçen gençlik çağından,

Tuz Gölü’ne gider iken sağından,

Koçaş’ın da sularından içtin mi?

 

Sözlerin var ebed ile ezele,

Söyleniyor esmer denen söz hele,

Seni kara diye yeren güzele,

Türkün ile sinesini deştin mi?

 

Torosların yağmuruyla ıslanıp

Hasandağın eteğine yaslanıp

Koçhisar’a  Elif’ine seslenip

Sazını da dertli çalıp coştun mu?

 

Yağan karda Elif’iyin tozu var,

Kulaklarda o türkünün sözü var,

Bu ellerde kır atıyın izi var,

Dizginleyip Ekecik’ten geçtin mi?

 

İbrahim der kahır etmiş düzene

Göç eylemiş Adana’ya, Kozan’a

Mersin Mut da kucak açmış ozana,

Ahirete bu diyardan göçtün mü?

                                                                                   

                Üç kıtayı dört iklim dolaşan Karacaoğlan sazı ile sözü ile mana dolu türküleri ile geçmişinden geleceğe ışık tutmuştur. Türküleri dilden dile dolaşarak günümüzde bile sevilerek dinlenmektedir. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun.