Fak: Tuzak, kapan
Fâkı: Kadı, İslâm hukuk âlimi
Farimiş: Yıpranmış, eskimeye yüz tutmuş
Fenikmek: Bayılmak
Fer: Güç, takat, derman
Ferfene: Ziyafet çekme, çocukların evlerinden bir şey getirerek kırda piknik yapmaları
Ferik: Guma, erkeğin ikinci karısı
Fes: Kafaya takılan başlık.
Fıkare: Fakir
Fıllanmak: Bir şeyin etrafında dönmek
Fırkıtma: Koşarken zik zak yapıp şaşırtma
Fırlatma: Ele avuca gelmeyen yaramaz çocuğa denir
Fırtıkmaki: Kol bacak incinmesi
Fışgı: Hayvan pisliği kuru gübresi.
Fışkı: Argoda Yaramaz kız, azar sözcüğü
Filik: Tiftik keçinin yünü
Fingilli: Oynak, yerinde durmayan
Fingirdemek: Yerli yersiz gülmek
Firek: Yeşil olmamış domates
Firengi: Büyük anahtar
Firik ütme: (Buğday başağını) Közde pişirme
Firik: Taze buğday başağı
Firimiş: Hafif kurumuş
Fistan: Entari
Fişeklemek: Kışkırtmak
Fit: Kızıştırma- Razı olma
Fitne- fücur: Fesat
Fol: Tavuk civcivleşme yumurtası
Fos-Fongul: Kof, içi boş
Foyalı: Olduğundan farklı gözüken
Fukara: Fakir, garip