Kırmızıyı sever misin dediler.
Bende niye sevmeyeyim.
Bayrağımızın rengini aldığı kanımız kırmızı dedim.
Daha başka dedi.
Bende domatesi, bizim buranın yerel adıyla fireği severim dedim.
Daha başka dedi.
Karpuzu severim. Onun yanlış dışı yeşil ama, içi kan kırmızısı dedim.
Yok dedi arkadaş.
Karpuz, domates onların DNA'sı bozuldu dedi.
Baktım sağıma soluma...
Kırmızı aramaya başladım.
Sonunda buldum.
Duvarda kitaplıktaki Kur'ân dan bahsediyormuş.
Allaha çok şükür o kırmızı kitap, başka kırmızı kitapları okumaya başlamama sebep oldu.
Allah razı olsun "0" arkadaşımdan.
Şimdide mesaj atmış. Ak nehirden değil, kırmızı nehirden su iç diye.
Bende ona hep kırmızı nehirden su içiyorum diye mesaj attım.
Ben kırmızıyı çok seviyorum.
Rahmetli Zübeyir Gündüzalp okumayı o kadar seviyordu ki! Kâğıt kalmasa derimi kâğıt, mürekkep kalmasa kanımı mürekkep yaparım.
Kur'ân'ın hakikatlerini dünyaya Risale-i nur vasıtasıyla dünyaya duyururum. Yaşarım, yaşatırım diyor du.( Mahkeme salonunda) Mahkeme-i Kübra’da bizlerde gönül rahatlığı ile Kırmızı kitapları okur, Kur'ân hakikatlerini yaşarsak. Her halde sorulan suallere cevap veririz. Allah bizi muhafaza etsin. Âmin. Âmin. Âmin.
*********************
"Güçlü beyinler fikirleri tartışır, vasat beyinler olayları tartışır, zayıf beyinler insanları.."
(Sokrates)