İnsan bir yolcudur.
Geçmişte kimi sağcı, kimi solcudur.
Dün kimi devletçi, kimi bölücüdür.
Bugün ne sağcı, ne solcu olmuş. Kolcudur.
Etrafına bakar, kendini yoklar.
Kokuyu iyi alır, etrafı kollar.
Menfaati varsa selam yollar.
Arkasına bakmaz herkesi sollar.
Dünya fanidir "bilir" konuşur.
Görüntüsü Müslüman, uyuşur.
Kalbi isyan eder, kanı uyuşur.
Vicdanıma der oradan sıvışır.
Sanır ki! Dünyada edebi kalacak.
Hep huzur, saadet içinde kalacak.
Vakti gelince, Azrail’i bulacak.
Dünya dönecek, yenilere kalacak.
İmtihan biliyor, Ahiret var.
Cennet, Cehennem var.
Dünyada olan; mezar da dar.
Uzakta bir Aşkı beka var.
Şahinim sanma dünya gülüyor.
Her gün genç-yaşlı- bebek ölüyor.
İbret alana Ahiret var söylüyor.
Sana geçici olan değil, ebed gülüyor.
BAKMAK
İnsan bakar; önce maziye, sonra müstakbele.
İnsan bakar; sağına, soluna. Gider yoluna.
İnsan bakar; önüne, arkasına. Emin olmak için.
İnsan bakar; altına, üstüne. Sağlam durmak için.
İnsan bakar; maziden ders alıp, istikbalden emin olmak için.
İnsan bakar; sağından ve solunda hayırlı olanını seçmek için.
İnsan bakar; arkadan gelen tehlike var mı, önüne sağlam bakmak için.
İnsan bakar; alt, üst, hayatı devam etmek için.
İnsan bakar; geride kalan yıllara ders almak için.
İnsan bakar; maziye- müstakbele emredileni yapmak için.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINDAN
İnsan bir yolcudur. Sabavetten(çocukluktan) gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Her iki hayatın levazımatı, Malikü’l-Mülk tarafından verilmiştir. Said Nursi, Mesenev-i Nuriye