Ülkemizde ve dünyamızda bizden başka yaşayan canlılar da var. Hayvanlar, ağaçlar ve daha niceleri bizimle birlikte aynı dünyanın vazgeçilmez birer parçası ancak bazı insan müsveddeleri var ki hayvanlara eziyet ediyor ve yetmiyormuş gibi bir de bunları sosyal medya hesaplarında ve halka açık diğer platformlarda meziyetmiş gibi paylaşıyorlar, yaptırım veya ceza var mı derseniz o da yok!

Ülkemizin kültürel mirası dikkate alındığında hayvanlar oldukça önemli bir yere sahiptir, mimarimizde dahi bu güzel dokunuşları görmek mümkündür ancak son yıllarda hayvanlara yapılan zulüm had safhaya ulaşmış vaziyette.

Ülkemizde yürürlükte olan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hükümleri oldukça zayıf ve caydırıcı olmaktan uzaktır. Evcil olan/olmayan hayvanlara işkence, cinsel saldırı, dövüştürme suçuyla yargılanan kişiler işledikleri suçun cezasının düşük olması sebebiyle veya Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması kararı verilmesi sebebiyle işledikleri suçu devam ettirmektedir.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hükümleri aynı dönemde yaşadığımız ülkelere nazaran etkisiz kalmaktadır. İdealimiz ilerlemek ve çağdaşlaşmak ise diğer kanunlarda olduğu gibi 5199 Sayılı Kanunun da hükümlerini güncelleştirmektir. 2019 Yılında ABD’nin hayvanlara eziyet, işkence, dövüştürme suçlarını ağır suçlar kapsamına almasına yönelik yasa tasarısı konumuza örnek olarak gösterilebilir. Bu tasarıda hayvanlara yapılan işkence, eziyet, dövüştürme eylemleri “ağır suç” teşkil edecek biçimde ve 7 yıla kadar hapis cezası olacak biçimde tasarlanmıştır.

Bizimle aynı çağı paylaşan medeniyetlerin izlediği yolu izleyerek hayvan hakları konusunda halkı bilinçlendirmek oldukça önemli bir kalem teşkil ediyor. Okullara bazı heyetlerin gönderilerek genç kardeşlerimizin bu yönde bir hassasiyet kazanmasını sağlamak, müfredatta bu konuyu daha etkin şekilde işlemeye başlamak en başta yapılması gerekenlerden bazılarıdır.

Diğer bir önemli nokta ise birçok seri katilin eylemlerine hayvanları öldürerek, eziyet ve işkence ederek başlamasıdır ki bu eylemlerin küçük yaşlarda veya ergenlik çağında başlandığı bazı hipotezlerde öne sürülmektedir. Bu konuya Macdonald Üçlüsü adı verilen ve Psikiyatrist J. M. Macdonald tarafından American Journal of Psychiatry'de 1963 tarihli bir makale olan "Öldürme Tehdidi"ni örnek olarak gösterebiliriz.

Macdonald Üçlüsü, hayvanlara uygulanan zulmü , ateş yakma takıntısını ve beş yaşından sonra ısrarla yatağını ıslatmayı, şiddet içeren davranışlarla ve özellikle de cinayet davranışıyla ve cinsel açıdan yırtıcı davranışlarla ilişkilendiriyor.