12 Mart İSTİKLAL MARŞIMIZIN KABULÜNÜN 103. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN. ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN.

Uzunca bir kış mevsiminden sonra sağ-salim bahara eriştik. Gerçi kışı gördük mü? Yoo. Kış-mış da görmedik hani. Ne kar gördük, ne doğru dürüst yağmur, nede fırtına. Kuru soğuk, ayaz dışında kışı da doya doya yaşayamadık ne yazık ki. “ Guru guru gurban olum..” misali. Kırşehir olarak kışın yeterli yağış alamadığımızdan kurak bir Yaz’a hazırlanıyoruz. Gerçi birçok ilimizde güzel yağışlar oldu, barajlar dereler doldu ama maalesef Kırşehir bu kışı da yağışsız geçirdi. İnşallah Baharda yeterli yağışı alırız da rahat bir Yaz geçer. Hayırlısı. Allah büyük. Umudu kesmemek lazım. Nefes alıyorsak umut var demektir.

Bahar dedimde bu yıl bahar çok erken gelmedi mi? Bence hem de çok çok erken geldi. Hafta içinde arabayla Üçgüz-Hızırağa-Dinekbağı istikametindeki bahçelerde dolaştım biraz. Hem seçim çalışmaları yaptım, hem de bahçeler ne durumda bir göz atayım dedim. Daha sonra da kendi bahçemde oturdum bir müddet. Her yer Bahar kokuyor. Toprak Ana uyanmış, kabarmış bizleri çağırıyor. Çimenler yeşermiş, kadife gibi olmuş. Bir kısım Bademler, Zerdaliler, Kayısılar, açmış, kimisi de hemen açacak. 10 Mart günü havada güzeldi. Hanımlar ellerinde poşetleri Pez’i topluyorlar. Birçok kimse Ağaçları, asmaları, bağları, gülleri budamış. Her yer tam olarak yeşermemiş ama tabiat ana uyanmış, Toprak ana bize nimetlerini sunmak üzere hazır. Hazırda çok erken. Mart ayı her dönem tehlikeli olmuş herhalde. Eskilerin sayılı kış dedikleri tüm soğuklar Mart ayında oluyor. Cemre toprağa düştü. Havayı, suyu ısıttı ! şimdi toprakta. Cemre Kor anlamına gelir ve baharın müjdecisidir. Düştüğü yeri ısıttığına inanılır. Ama “Ana-Baba hesabı” na göre sayılı kışlarımız duruyor. Mart Dokuzu, Dokuzun dokuzu, Karıyı kazana sokan, Abrulun beşi gibi. Mart ayı ile ilgili ve soğukları anlatan deyimlerimiz var. “Mart ayı dert ayı, Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır, Mart çıkmadan dert çıkmaz.” “ Mart martlar, tavuk yumurtlar, inek buzalar, koyun kuzular”gibi. Hatta eski hesaba göre daha Mart ayına bile girmedik. Hal böyle olunca da durum biraz sıkıntılı sevgili okurlar. Eğer bu günlerde veya yukarıda belirttiğim Mart ve Nisan aylarına özgü sayılı kışlar kendilerini gösterirlerse ki gösterirler, bu yıl yine meyve ağaçlarını soğuk vurur. İnşallah olmaz ama görünen manzara o maalesef. Önceki yıl yanılmıyorsam 23 Nisan da meyve ağaçlarını soğuk vurmuştu. Bakalım kısmet, inşallah erken gelen bahar aynı güzellikte devam eder. Her ne olursa olsun bizim memlekete 21 Marttan önce bahar gelmez. Hava raporları önümüzdeki günlerde soğukların geleceğini gösteriyor. Bizde de bir deyim vardır, genele uygulanır. “Erken öten Horozun kafası kesilir.” O zaman “ Erken açan çiçekleri de soğuk vurur.”

Gerçi şimdilerde mevsimler gibi birçok şey de değişti. Eskiden ne kışlar olurdu. Bu mevsim kardan dışarı çıkamazdık. Birde çocuk şarkısı vardı söylerdik; “Gelme Kış gelme, Yağma kar yağma, Köylümü, kentlimi soğukta koyma” diye. Şimdi değişti, “Gitme kış gitme” diye şarkı söylüyoruz. En başta İnsanlar değişti. Tavuklar, Koyunlar, inekler değişti. Deyimde söylendiği gibi eski tavuklar bu ayda yumurtlamaya başlardı. Kadınlar mutlu olurdu “Tavuklar açıldı” derlerdi. Koyunlar bu ayda kuzular, inekler bu ayda buzalamaya başlardı. Şimdi bütün bunlar yılın 12 ayı oluyor. O zaman insanın aklına şöyle bir düşünce geliyor. Ya eski tavuklar, koyunlar, inekler çok salaktı ve tembellik ederlerdi, şimdikiler çok uyanık ve çalışkan. Ya da İnsanoğlu bunlardan 12 ay verim almanın bir yolunu buldu. Ne dersiniz.

Her şeye rağmen bu günler bahar günleri, çok güzel günler. Bahar duyguların öne çıktığı mevsimdir; yeniden doğuş, tazelik ve canlılık demektir. Hayata tutunmaktır bahar, yaşamın olağanüstü güzelliklerini görebilmektir. Aşk mevsimidir bahar, aşıkların mevsimi. Açıkçası güzel bir rüyadır bahar. Bahar, sıcacık bir duygudur, insanın içini ısıtan. Eriyen karların ışığıdır bahar. Yeni filizlenmiş çiçek gibi açılır insanın gönlünde. Yeni bir umut, yeni bir hayal canlanır insanda. İnsan ömrünün ilk gençlik çağlarıdır bahar. Yeni filizlenmeye başlayan ağaç, henüz yeni yeşermeye başlayan fidandır. Yani hayata, yaşama atılan ilk adımdır bahar. Yeni kararlar alma, hayata yeniden başlama, yeni uğraşlar bulma ve hayattan zevk almaktır bahar. Kısacası bahar hayatımızın önemli dönüm noktası gibidir.

Bu güzel ilk bahar günlerinin kıymetini bilelim değerli okurlarım. Toprak ana uyandı bizleri bekliyor. Kendi geleceğimiz için, çocuklarımız için bol bol ağaç dikelim, güller-çiçekler dikelim. Çevremizi temizleyelim, güzelleştirelim. Toprak Ana’ya bir verir isek o bize bin verecektir. Hani Veysel diyorya, “ Karnın yardım kazmayınan belinen, yüzün yırttım tırnağınan elinen, yine karşıladı beni gülünen, benim sadık yarim kara topraktır.”

“Sadık Yar” hazır, bizi bekliyor. Haydi bu günden tezi yok. Bu hafta sonunda Aile efradı, çoluk çocuk, bir iki de konu-komşu alıp “Sadık Yari” ziyarete gidin. Eliniz boş olmasın fidanlar, ağaçlar, güller götürün. İnanın çok sevinir. “Yar” sevinirse sizi de sevindirir.

Neşet Babayla bitirelim bu hafta.

Galın sağlıcakla.

BAHAR’DA GÜL

Bahar gelmiş türlü çiçek açmış Baharda gül, gül baharda ne güzel Açılmış goncalar güller saçılmış Baharda gül, gül baharda ne güzel Yağmur yağmış fidanım beslemiş Seher vakti bülbül gülü seslemiş Bahar gülü, gül baharı süslemiş Baharda gü1, gül baharda ne güzel Güller sinesini açmış yellere Güneş doğmuş hayat vermiş güllere Bülbül gül aşkına düşmüş dillere Baharda gül, gül baharda ne güzel Bir garibim yanar bağrım tutuşur Bunca hasret çektim gayri yetişir Bülbülleri gül aşkına ötüşür Baharda gül, gül baharda ne güzel