Bugün sizlere Felsefe ve Sosyoloji öğretmeni hemşerimiz Ramazan Çakır’ın Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş kitabında Enver Paşa’nın bugüne kadar kamuoyunca bilinmeyen yönlerini kaleme aldığı bölümünü yazacağım.
Köprüköy Muharebesinden sonuç alınamamıştı. 9. Kolordunun 29 ve 17. Fırkaları (tümen) Soğanlı dağın Bardız ve Çerkezköy bölgesinde konuşlıydu. Enver Paşa Erzurum’a gelince cepheye geçip avcı hatlarını dolaşmaya başlamıştı. Ruslarla ilk temas sağlanmış, ilk saldırı başarılı geçmemiş, karlı ormanlar içinde birkaç yüz nefer ve yirmi otuz subayın telefatıyla sonuçlanmıştı.
Enver Paşa bir an önce Sarıkamış’a girmek, zaferini tüm ülkeye müjdelemek istiyordu.
Harp tarihleri göstermiştir ki, askerlik meslekse komutanlık da bir sanattı… Enver Paşa cesur ve idealistti, ruh yapısıylaTanrı tarafından kendine kutsal bie vazife verilmiş olduğuna inanıyordu. Tarih bize gösterecekti ki, fiziksel ve ruhsal yapısına göre bir insan ya gerçek lider veya onun karikatürü olurdu.
Şimdi Sarıkamış faciası içinde yaşanmış bir savaş sahnesini 9. Kolordu Kurmay başkanı Köprülü Şerif Bey’den dinleyelim.
Avcı hatlarını dolaşan Enver Paşa, 13 Aralık 1914 akşamı soğuktan perişan boynu bükük bir askeri önüne katıp 29. Fıkra karargahına getirmiş ve “bunu kaçarken yakaladım, bu çocuk kurşuna dizilecek” diye emir vermişti.
Başkomutan vekili Enver’in emri ve Askeri Talimatname gereği derhal bir harp divanı kuruldu. Divanı harp zamanı geçirmeden hemen akşam karanlığında toplanıp, yüzü pek seçilmeyen bu kaçak askeri/çocuğu ateşin karşısında sorguya çektiler.
Çocuk sen kimsin, hangi bölüktensin, diye sordular. Kaçak diye sorguladıkları çocuğun, Çerkezköy çatışması sırasında beş on kişilik takımı tamamen şehit olmuş, kendisi tek başına kalmıştı. Şaşkın vaziyette orman ve karlar arasında yitirdiği alayını aramaya çıkmıştı. Avcı hattındaydı. Yorgun ve bitkin halde biraz soluklanmak için bir ağacın dibine oturmuştu. Tam bu sırada karşısına avcı hattını dolaşan Enver Paşa çıkmasın mı? Onu ağacın altında görünce askekaçkını diye yakalayıp 9. Fırka karargahına getirmişti.
Divanı Harp sorgusunda şunlar anlaşıldı: 17-18 yaşlarındaki zayıf, sarı benizli bu asker, bölüğünde takım/manga komutanıydı. Biraz harbiyede okumuş son sınıfta terk etmişti. Harekat başladığı günden beri de takım komutanı olark ön saflarda çarpışıyordu. Saldırıda takımı tamamen şehit olmuştu. Anlattığı şeyler doğru da yanlış da olabilirdi.
Fakat şurası kesindi ki, bu çocuk Çerkezköy eteklerinden tabanı delik bir çift potin, dökülmüş ince bir kaputla titreye titreye sürüklenip getirilmişti Gerilerde falan değil herkesden ilerde avcı hattındaydı.Düşmandanda kaçmış olamazdı. Şaşkınlık ve yorgunluk arasında biraz dinlenmek için bir ağacın dibine çömelmişti. Açlıktan yürüyecek mecali yoktu. Devam edecek