Köfteden kaşığına iki tane mi, alıp yiyorsun.

Karşısındaki:

Nerden bildin?

Ben iki iki yiyorum da demiş. Ondan bildim.

Eskiden yuvarlama köfteler biraz büyük olurdu, kaşığa 1 adet sığacak şekilde yuvarlanırdı.

Şimdi kaşıklar aynı kaşık, köfteler çok ufaldı.

Kimin kaç yediği belli değil.

İnsanlar kendilerindeki meziyetleri karşısında görmek istermiş, kendisi gibi birisi olursa rahat hareket edermiş.

Hırsız karşısında hırsız…

Dolandırıcı, dolandırıcı...

Müslüman’da Müslüman görmek istermiş; birbirine ayine olmak için.

Toplum o kadar dejenere olmuş ki; kim kimi istiyor belli değil.

Bunun sonucu da hayra alamet değil.

Düşünüyorsun...

Düşüncelerini okumaya çalışıyorsun.

Hakikati biliyorsun. Bildiğin hakikatler "Sana, Sen olduğun değerleri hatırlatıyor," gösteriyor.

Ama Seni Sen olduğun değerlerden uzaklaştıran, uzaklaşman için 'Sana' şan, şöhret, makam, mevki ve hazır lokma sunan, dünyanın tatlılığı. Seni Sen yapan değerlerden uzaklaştırmaya çalışıyor. Sende nefsinin istekleri doğrultusunda bende isterim diyorsun.

Fakat bu tatlı hayat zamanla acılaşıyor, sana ıstırap veriyor. Leyleğin ördeğe benzemek için kendinden bir şeyler harcadığı gibi, sende geleceğini bozuk para gibi harcıyorsun.

Birde bakıyorsun. Yalnızsın.

Kimse kalmamış yanında.

Dünyada sana küsmüş, Ahirete götürecek bir azıkta yanına almamışsın. Yolda ağustos böceği gibi çaresiz kalmış.

Yine de yolda göç düzülür hesabı. Nerede yanlış yaptım? Sorabiliyorsan, fırsatın var. Dünya sana gülmese de senin gideceğin yerde dostlarının ahbaplarının yüzde doksanı orada...

Tövbe, istiğfar ve öze dönmek için. Allah son nefese kadar fırsat vermiş insana...

İçindeki şeytanı at.

Tövbe istiğfarla kurtulmak için yalvar dua et.