Ne ki servet dediğin birkaç mal mülk.
Bu saydıklarımızın hepsi sana yük
Ey servetin sahibi, yüklenmişsen mülk.
Boşsa için inan bunların hepsi sana yük.
Servet servet dedik yüklendikten fani dünyanın mülkünü.
Altında kalıp ezildik, üste çıkmak ne mülk
Ezildikten sayısız nimetin altında
Unuttuk mülkün sahibini, mülk dediğimiz her şey oldu bize yük.
Geçici olduğunu bilmedik malın mülkün.
Hep ezildik altında hamama misali yükün, sana baki olan kavi iman, gerisi yük.
Pek hoş geldi dünyanın malı.
Hoş geldi bize dünyanın saltanatı
Bildik baki olmadığını bize saltanatı.
Ezildik altında ne fayda etti ki malı mülkü.
Nice zenginler gelip geçtiler. Herkese aynı kefeni biçtiler.
Yok dedik kefenin cebi oysaki doldursaydık. İmanı sultanı.
Yükün yük olurdu o zaman.
Aldırma deni dünyanın malı mülküne sakın fakir desinler, yok saltanatı.
Yakın olurdun rabbe uzak olsaydın senin olmayan saltanatı.
Kiminin yükünü develer taşırdı. Kimini yedi düvele aşırdı. Kimi hak yolu şaşırdı. Hayırlı değilse Servet.
Varsa hakka yarar evlat yok artık bundan daha güzel Servet. Hayırsız maldan sakın rabbe evlat.
Varlıkla yokluk arası on yıl.
Ömür dediğin ne ki bir nefes bir hava. Geriye kalan senden boş sevda
"Malda yalan, mülkte yalan. Var birazda sen oyalan".
Niceleri cevri cefayı yüklenip de gittiler kısacık ömrü heba ettiler. Unuttular da hak yolu kayıp gittiler.
Kiminin üstünde kuru bir lahit. Kiminin sırtında yedi kat mermer. İçi boş dışı boş. Bu Servet gerisi hevai hoş.