Yazımıza başlamadan önce  halkla ilişkilerin tanımını  yapalım “İçinde bulunduğu toplumun ve özellikle ilişki içinde olduğu hedef kitlenin  özlem ve özelliklerini tanımak ve bu arada  firmanın  izlediği politika ve uygulamalarını  halkla çok yönlü olarak çeşitli iletişim araçlarını kullanarak yansıtan bir bilim dalıdır. Üniversitede Halkla İlişkiler hocam Aladdin ASNA (Burada hocamdan biraz bahsetmek istiyorum. Ülkemizde halkla ilişkiler konusunda ilk halkla ilişkiler kitabını yazan ve  öneminden bahseden kişidir.  2015 Yılında  genç denecek bir yaşta kaybettik. Kendisini tanımaktan ve hocam olmasından dolayı ayrıca onur duyuyorum. Allah rahmet etsin) H. İlişkileri kısaca, halkın çok  hoşlandığı şeyleri çok yapmak,  hoşlanmadığı şeyleri hiç yapmamak olarak tanımlardı.  Halkla ilişkiler tarlaya girer, mayınlardan temizler. Reklamcı gelir, tarlaya tohum eker. Pazarlamacı ekini toplar ve satar. Bu üç meslek aynı ailenin fertleri gibidir tespitini yine Prof. Dr. Alaaddin Asna yapmıştır.  Burada halkla ilişkilerin  tarladaki mayınları nasıl temizler bunu  biraz açıklama istiyorum. Bir şirketin  ülkemizin bir yerine  fabrika, maden ocağı veya bir baraj yapacağını varsayalım. Tanımımızda okuduğumuz gibi şirket yetkilileri maden ocağını, fabrikayı ve barajı kurmadan  önce saha çalışmaları yani o bölgelerde halkla ilişkiler faaliyetlerine başlaması gerekir. Bu nasıl olacak ve bunda amaç nedir. İşte esas konu bu. Yöre halkına  fabrikanın bölgeye vereceği zarar ve faydası konusunda aydınlatılması gerekir.  Kurulacak fabrikanın yöre halkına sağlayacağı faydalar çeşitli iletişim araçları ile çeşitli mesajlar hazırlanarak yöre halkna ulaştırılmalı. Yöre halkı kendisine sağlanacak ( tesiste çalışacak işçi, çevre düzenlemesi, ibadet yerleri vs.) bu faydaları olumlu karşılarsa  yöresine kurulacak tesisi dört gözle bekler. Bir de kurulması amaçlanan baraj ve maden ocağının bölgeye sağlayacağı fayda yanında vereceği zararları da yine halkla ilişkiler faaliyetleri ile yöre halkına olumlu bir şekilde anlatılmalıdır. Bu nasıl olacak. Birinci örnekte anlattığımız kurulacak tesislerin yöre halkın sağlayacağı yararlar yanında tesislerin hiçbir şekilde yöre halkının sağlığını tehlikeye  sokacak veya toprak, su kaynaklarına doğasına zarar vermecek bir yapıda olduğunu, yine hazırlanacak mesajlar ve etkinliklerle çeşitli iletişim araçları kullanılarak yöre halkına anlatılmalıdır. Yöre halkı bu kurulacak tesisler için herhangi bir olumsuz tepki vermediğinde yani ikna olduğunda; halkla ilişkiler bu yörede kurulacak tesis (fabrika, baraj, yol- köprü vs.) için gelebilecek tehditleri önceden önlemiş olur. Buna halkla ilşkilerin tanımında geçen  tarladaki  mayınları temizlemiş ifadesinin gerçekleşmesi denir.   Bundan sonra yapılacak tesisler, hiç bir tepki ile karşılaşmadan bu yerlere (fabrikasını, maden ocağını ve barajı) kurulmaya başlanabilir. başlayabilir.

  Halkla ilişkiler tanımında geçen reklamcının mayınları temizlenmiş tarlaya tohum ekmesi ve pazarlamacının ürünü toplayıp satması nasıl olacak. Bu ifadeleri de biraz açalım. Reklamcı tarladan toplayacağı ürün (her türlü işlenmiş  veya işlenmemiş ürün) için reklam kampanyası yapması ve ürününü hedef kitleye tanıtması gerekir. Şimdi ismini hatırlamadığım dünyaca ünlü bir iş adamı bu konuda şöyle diyor: Bir işe başlamadan önce sermayemin üçte ikisini reklama harcarım, geri kalanı da kuracağım işe ayırırım diyor.  Halkla ilişkilerin iş dünyasında ne kadar önemli yere sahip olduğunu, yukarıda verdiğim  iki örnekle daha iyi anlaşıldığı kanaatindeyim. Haftaya yazımızın konusu olan Propagandanın halkla ilşkiler açısında ne kadar önemli olduğunu Prof. Dr. Alaaddin Asna’nın  kitabından alıntılar yaparak anlatmaya çalışacağım.