İzmir’de dün “insanlığı” öldürdüler. Gaziemir’de hava soğuk olduğu için taksiye aldığı kişi tarafından öldürülen Oğuz Erge hayatını kaybetti. Bu kurşun sadece Oğuz Erge’ye değil hepimizin yüreğine isabet etti. Bu yozlaşmanın şehri olmadığını gösteren bir hadisedir ve ne acıdır ki her geçen gün iyiliğe ateş eden insanlar çoğalıyor. Şahsın mensup olduğu milleti öne sürerek hadiseyi hafifletmeye çalışan bazı kesimler var fakat suç suçtur ve adalet kişinin mensup olduğu millete veya bulunduğu partiye göre değişmez.

Zanlının daha önce de gasp, uyuşturucu ve yaralamadan dolayı yargılandığı ve hüküm giydiği sosyal medyada dolaşan iddialar arasında fakat hiçbirine güvenmek mümkün değil, güveneceğimiz tek şey gözlerimiz ve bu cinayetin canavarca hislerle işlendiğidir…

Ceza Kanunu veya başkaca kanunlar yüzünden suçluların aramızda kol gezdiğine yönelik bazı söylemler geliştiriliyor. Pekâlâ bunların doğru olduğunu bir an için kabul edelim ve yerine yeni maddeler eklenerek koşullar daha sıkı hale getirildi diyelim peki ya sonra? Eksiklikler giderildikten sonra dahi uygulamada bazı boşluklar yine de olacaktır zira herhangi bir kanunun hayattaki tüm eksiklikleri giderebilmesi mümkün değildir eğer öyle olsaydı kanunlarımızın tamamı binlerce sayfa olurdu ve uygulaması çok zor olurdu ki bu husus hukuk fakültesinin ilk yılında anlatılır.

Sorunumuz sadece kanunlarla ilgili değil, genç yaşta veya çocuk yaşta suç işleyen kişilerin psikolojik rehabilitasyon sürecinin düzgün işlememesi de büyük bir sorun teşkil ediyor keza olayımızda da zanlı henüz 19 yaşındadır. Bu cümlelerime büyük tepkiler gelebilir veya kişilerin işlediği suçlardan dolayı yeteri kadar cezalandırılmadığı düşünülebilir fakat bunu söyleyen hiç kimse daha önce sanık sandalyesine oturup suç işlemenin pişmanlığını yaşamamıştır. Hukukta amaç sadece kişilerin cezalandırılması veya tazminat ödetilmesi değildir, suç işleyen açısından verilen cezanın bir ders mahiyetinde olması ve halkta ibret/caydırıcılık düşüncesi uyandırması da ulaşılması gereken hedefler arasındadır.